a. Geri Bırakmaya (Ertelemeye) Konu Hastalık
Akıl hastalığına tutulan hükümlünün cezasının infazı geriye bırakılır ve hükümlü, iyileşinceye kadar TCK’nın 57. maddesinde belirtilen yüksek güvenlikli sağlık kuramlarında koruma ve tedavi altına alınır. Sağlık kurumunda geçen süreler cezaevinde geçmiş sayılır.
Diğer hastalıklarda cezanın infazına, resmî sağlık kuruluşlarının mahkûmlara ayrılan bölümlerinde devam olunur. Ancak bu durumda bile hapis cezasının infazı, mahkûmun hayatı için kesin bir tehlike teşkil ediyorsa mahkûmun cezasının infazı iyileşinceye kadar geri bırakılır.
Nihayet hapis cezasının infazı, gebe olan veya doğurduğu tarihten itibaren altı ay geçmemiş bulunan kadınlar hakkında da geri bırakılır. Çocuk ölmüş veya anasından başka birine verilmiş olursa, doğumdan itibaren iki ay geçince ceza infaz olunur.
b. Geri Bırakma (Erteleme) Usulü
Akıl hastalığına ya da diğer bir hastalığa tutulan hükümlü hakkında geri bırakma kararı, Adlî Tıp Kurumu’nca düzenlenen ya da Adalet Bakanlığı’nca belirlenen tam teşekküllü hastanelerin sağlık kurullarınca düzenlenip Adlî Tıp Kurumu’nca onaylanan rapor üzerine, infazın yapıldığı yer Cumhuriyet Başsavcılığınca verilir.
Geri bırakma kararı, mahkûmun tâbi olacağı yükümlülükler belirtilmek suretiyle kendisine ve yasal temsilcisine tebliğ edilir.
Mahkûmun geri bırakma süresi içinde bulunacağı yer, kendisi veya yasal temsilcisi tarafından ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına bildirilir.
Mahkûmun sağlık durumu, geri bırakma kararını veren Cumhuriyet Başsavcılığınca veya onun istemi üzerine, bulunduğu veya tedavisinin yapıldığı yer Cumhuriyet Başsavcılığınca, sağlık raporunda belirtilen sürelere, bir süre bulunmadığı takdirde üçer aylık dönemlere göre bu fıkrada yazılı usule uygun olarak incelettirilir. İnceleme sonuçlarına göre geri bırakma kararını veren Cumhuriyet Başsavcılığınca, geri bırakmanın devam edip etmeyeceğine karar verilir.
Söz konusu yükümlülüklere aykırı hareket edilmesi hâlinde geri bırakma kararı, kararı veren Cumhuriyet Başsavcılığınca kaldırılır. Bu karara karşı infaz hâkimliğine başvurulabilir.
Öte yandan akıl hastalığının belirlenmesi konusunda yetkinin Adlî Tıp kurumuna verilmesi eleştirilmektedir. Zira Adlî Tıp Kurumu başkanı ve üyelerinin atama şekli göz önünde bulundurulduğunda siyasi otoriteye bağlı olarak faaliyet gösterdiği söylenebilir. Bu da raporların etki altında kalınarak verilebilmesi tehlikesini doğurmaktadır. Yine akıl hastalığı konusunda sadece Adlî Tıp Kurumuna yetki verilmiş olması Tıp Fakülteleri ile devlet hastanelerinin ilgili bölümlerinin atıl kalmasına sebep olabileceği düşüncesinin ileri sürülmesine sebep olmaktadır.
KAYNAK: www.puuny.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder