Cezanın infaz edilmesi bazı hak ve özgürlüklerden yoksun bırakılmayı gerektiriyor ise de hükümlünün hiçbir hakkı bulunmadığı anlamına gelmez. Gerçekten hükümlü de bir insandır ve mahkum olduğu süre içinde insanca ve adil bir muamele görmelidir. Nitekim Anayasa m. 17’de düzenlenen yaşam hakkı, işkence ve eziyet yasağı esasen bu ilkeyi ifade etmektedir. Bu, haysiyetli yaşam hakkının da bir uzantısıdır. Hükümlü ile özgür bir insan arasında insanlık haysiyetini rencide eden farklar yaratılamaz. Hükümlü tüm haklarından yoksun bırakılmış bir kişi sayılamaz. İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi (İHAS) m. 3’e göre de hiç kimse işkenceye, insanlık dışı veya onur kırıcı ceza ya da işleme tabi tutulamaz. O halde infazın her aşamasında istisnasız insanca infaz ilkesine uyulmalıdır.
Elbette hükümlüye infaz sırasında cezasıyla bağdaşacak şekilde bazı hak ve özgürlüklerden yararlanmasına yönelik olarak kısıtlamalar getirilebilir. Ancak hiçbir zaman eziyet ve işkence yapılamaz; disiplin ile ilgili konularda bile insan haysiyetiyle bağdaşmayan işlemler uygulanamaz. Hükümlünün hak ve özgürlüklerine getirilecek kısıtlamalar cezanın amaçları ile orantılı olmalıdır.
Cezaların insanca infazı ile ilgili olarak ortaya konulan ana ilkeler şu şekilde sıralanmaktadır:
• Tutuklu ve hükümlüye sahip oldukları haklar yazılı olarak derhal bildirilmelidir. Bu kişiler okuryazar olmasa dahi söz konusu haklar sözlü olarak bildirilmelidir.
• Hakların kullanımında işlenen suçun niteliği ve türü dikkate alınmaz. Tutuklu veya hükümlü olmak yeterlidir.
• Eşitlik ilkesinin bir sonucu olarak hakların kullanımında ırk, dil, din, cinsiyet, siyasal veya diğer görüşler, ulusal veya toplumsal köken, mülkiyet, doğum veya diğer statüler ayrım nedeni olamaz.
• Hakların çiğnenmesi durumunda yargı yolu açık olmalıdır (Anayasa m. 125/1).
KAYNAK: www.puuny.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder