İşlediği suçtan dolayı hapis cezasına mahkûm edilmiş olan kimsenin bu cezasının yerine getirilmesinin belli bir süre geri bırakılmasına erteleme denir.
Erteleme dendiğinde ilk akla gelen, cezaların ertelenmesidir. Nitekim TCK da ertelemeyi cezanın, yani infazın ertelenmesi biçiminde düzenlemiştir. İnfazın ertelenmesi, failin yeniden topluma kazandırılmasında önemli bir araç olarak kabul edilir.
Bu yönüyle erteleme cezalar sistemini tamamlayan kendine özgü bir kurumdur. Cezanın özel bir infaz şeklidir. Gerçekten belli ağırlıkta hapis cezasına mahkûm edilen kişi, mahkemede ileride suç işlemeyeceği kanısı uyandırırsa cezası infaz edilmeyerek ertelenecek; denetim süresi iyi halli geçirildiğinde ceza infaz edilmiş sayılacaktır.
Erteleme kurumu sayesinde, işlenmiş suç cezasız bırakılmamakta ve fakat az bir cezaya mahkûm olan kişi cezaevinin beklenen kötülüklerinden de uzak tutulmuş olmaktadır. Aynı zamanda kişi işini de sürdürebilmekte ve sosyal çevresinden kopması da önlenmiş olmaktadır. Böylece ertelemenin iyi bir suç politikası aracı olduğu söylenebilir. Nihayet erteleme cezaların bireyselleştirilmesi için de uygun bir araçtır.
TCK’da düzenlenen erteleme kurumunun önceki düzenlemelerden bazı yönleriyle farklılaştığı görülmektedir:
1. Önceki düzenlemelerden farklı olarak yeni TCK sadece hapis cezasının ertelenmesini kabul etmiştir. O halde artık para cezaları ertelenemez. Söz konusu para cezasının hapis cezasından çevrilmiş olup olmamasının herhangi bir önemi bulunmaz. Çünkü uygulamada asıl mahkûmiyet, çevrilen adlî para cezasıdır (TCK m. 50/5).
2. Bunun dışında, önceden ertelemede deneme süresinin olaysız geçirilmiş olması halinde kişi hiç mahkûm olmamış sayılırken, TCK’ya göre ceza çekilmiş sayılır. O halde TCK ertelemeye bağladığı sonuç bakımından eski düzenlemelerden tamamen ayrılmış bulunmaktadır. Böylece ertelemenin bir tür koşullu af olmaktan çıktığı, bir infaz kurumu haline getirildiği söylenmelidir. Bununla birlikte, getirilen yeni düzenlemenin ertelemenin amacı ile bağdaşmadığı söylenebilir. Gerçekten bu durumda örneğin, hüküm adlî sicile kaydedilecektir. Yine fail deneme süresini olaysız geçirdikten sonra yeni bir suç işlerse artık cezası bir daha ertelenemeyecektir ve tekerrür hükümleri uygulanabilecektir.
İşlenen Suçtan Dolayı Verilecek Cezanın Belli Ağırlıkta Olması
TCK, işlediği suçtan dolayı iki yıl veya daha az süreyle hapis cezasına mahkûm edilen kişinin cezasının ertelenebileceğini kabul etmiştir. Sadece hapis cezası ertelenebilir. Ancak, ertelemeye konu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada on sekiz yaşını doldurmamış veya altmış beş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır.
Burada ortaya çıkabilecek sorun, verilmiş olan birden fazla mahkûmiyet hükmü bakımından ertelemenin toplam ceza miktarı üzerinden mi yapılacağı, yoksa her bir suç bakımından mı yapılacağıdır. Yargıtay’ın yerleşik içtihatları ertelemenin toplam ceza miktarı üzerinden yapılması gerektiği şeklinde olup, tek tek erteleme kapsamında olmakla birlikte toplandığında erteleme sınırının aşılması halinde artık cezanın ertelenemeyeceği şeklindedir. Bu yöndeki içtihatı 5237 sayılı Kanun bakımından da devam etmektedir.
Benzer sorun çevirme halinde de ortaya çıkmakta ve çevirmede her bir cezanın ayrı ayrı ele alınacağı kabul edilmişken hemen hemen aynı gerekçelerle kabul edilmiş olan erteleme bakımından toplam ceza üzerinden uygulama yapılması kanımızca çelişki oluşturmaktadır. Kaldı ki, iki ayrı mahkemede görülen ve erteleme sınırları içinde kalan cezaların ertelenebileceği ve fakat aynı mahkemede görülmesi halinde ise ertelemenin kabul edilmemesinin adaletsiz olacağı gözden uzak tutulmamalıdır.
Daha Önce Kasıtlı Bir Suçtan Dolayı Mahkûm Edilmemiş Olmak
Cezanın ertelenebilmesi için failin ya daha önce hiç suç işlememiş olması ya da bir suç işlemiş ise bu suçun kasıtlı bir suç olmaması, kasıtlı bir suç işlemişse de bu suçtan hükmedilen hapis cezasının 3 aydan fazla olmaması gerekir (TCK m. 51/1 a). Hükümde sadece hapis cezasının ertelemeye engel olduğu belirtildiğine göre, bunun karşıt anlamından adlî para cezası ve tedbirin ertelemeye engel olmadığı sonucu çıkmaktadır. Daha önce hükmedilmiş olan kısa süreli hapis cezasının adlî para cezasına ya da tedbirlerden birine çevrilmiş olması durumunda da çevrilen adlî para cezası ya da tedbir sonradan hükmedilen hapis cezasının ertelenmesine engel değildir. Çünkü “Uygulamada asıl mahkûmiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adlî para cezası veya tedbirdir.” (TCK m. 50/5).
Daha önce işlenen suç taksirli bir suç ise bu suçtan dolayı verilmiş olan ceza ne olursa olsun daha sonra işlenen suçtan dolayı verilen hapis cezası şartları varsa ertelenebilecektir.
Koşullu salıverilme ertelemeye engeldir.
Dava zaman zamanaşımı söz konusu ise ortada mahkûmiyet bulunmadığından erteleme mümkün olmakla birlikte, artık kesinleşmiş bir mahkûmiyet bulunduğundan ceza zamanaşımı ertelemeye engeldir.
Ön ödeme ve uzlaşmanın varlığı halinde de bir mahkûmiyet söz konusu olmadığından erteleme mümkün olmalıdır.
Önceki cezasının ertelenmiş olması ve denetim süresinin iyi halli veya yükümlülüklere uygun olarak geçirilmesi durumunda ceza infaz edilmiş sayılacağından artık erteleme mümkün değildir.
Genel af halinde, kamu davası düştüğünden ve hüküm olunan cezalar bütün neticeleri ile birlikte ortadan kalktığından erteleme mümkündür. Ancak özel af durumunda mahkûmiyet var olmaya devam edeceğinden erteleme söz konusu olamaz.
Ülke içinde herhangi bir mahkeme, örneğin, askeri mahkeme tarafından verilen hapis cezasının ertelemeye engel olduğu ve fakat yabancı mahkemelerden verilen hükümlerin ertelemeye engel olmayacağı kabul edilir.
Suç İşlemeyeceği Konusunda Mahkemede Bir Kanaatin Oluşması
Ertelemenin son şartı, kişinin, suçu işledikten sonra yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlık dolayısıyla tekrar suç işlemeyeceği konusunda mahkemede bir kanaatin oluşmasıdır. Mahkeme kararında söz konusu kriteri açıkça ve gerekçeli olarak tartışmalıdır.
Yasa koyucu bu konudaki kararın yargılama sürecine katılan ilk derece mahkemesince verilebilmesini, çünkü yargılama sürecinde gösterilen pişmanlığın ancak onun tarafından saptanabileceğini de vurgulamış olmaktadır. O halde Yargıtay’ın erteleme kararı vermesi mümkün değildir.
Hâkimin failin tekrar suç işlemeyeceği konusunda bir kanaate sahip olması gerekir. Bu kanaate ise, hâkim, sanığın yargılama sürecinde gösterdiği pişmanlıkla ulaşacaktır.
Öte yandan hâkimin sanığın pişmanlık gösterdiğine hangi söz ya da davranışlarıyla ulaşacağı da tartışmalıdır. Bu anlamda sanığın suçunu ikrar edip, pişmanlığını dile getirerek olayı ayrıntıları ile anlatmış olması, yargılama sırasında çaldığı malın yerini göstermesi pişmanlığın ifadesi olarak kabul edilebilir. Ancak sadece pişmanlığın gösterilmesi yeterli değildir; bu pişmanlık hâkimde sanığın tekrar suç işlemeyeceği konusunda kanaat uyandırmalıdır.
Her ilgili suç için ayrı ayrı düzenlenmiş olan etkin pişmanlık kurumunun hem bir indirim sebebi, hem de erteleme sebebi olarak kabul edilebilmesi olanaklı değildir. Nitekim etkin pişmanlık kovuşturma başlamadan gösterilmelidir.
Erteleme Kararı
Erteleme kararının verilebilmesi için bu yönde bir talepte bulunulmasına gerek yoktur. Hâkim re’sen ertelemeye karar verebilir. Her ne şekilde verilirse verilsin erteleme sebebinin gerekçesi gösterilmelidir. Aynı husus erteleme kararı verilmemesi için de geçerlidir. Kararı verecek makam ilk derece mahkemesidir.
Ertelemenin Koşula Bağlanması
Cezanın ertelenmesi, mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi koşuluna bağlı tutulabilir. Bu durumda, koşul gerçekleşinceye kadar cezanın infaz kurumunda çektirilmesine devam edilir. Koşulun yerine getirilmesi halinde, hâkim kararıyla hükümlü infaz kurumundan derhal salıverilir (TCK m. 51/2).
Görüldüğü üzere TCK, mahkûmun rızasını aramamaktadır. Ertelemenin koşula bağlanması bakımından hükümlünün rızasına gerek yoktur. Zira bu koşulun anlamı ve amacı esas itibariyle mağdurun ya da kamunun suçtan doğan zararının giderilmesidir. Erteleme bunu sağlamak bakımından bir araç olarak kullanılmaktadır. Nitekim koşulun gerçekleşmesine kadar cezanın infaz kurumunda çektirilmesine devam edilmesinin anlamı budur.
Ertelemenin Denetime Tabi Tutulması: Denetimli Serbestlik
TCK, ertelemede deneme süresini başına buyruk geçirilen bir süre olmaktan çıkarmış ve bir denetime tabi tutmuştur. Bu kuruma denetimli serbestlik de denmektedir. Buna göre cezası ertelenen hükümlüye bir denetim süresi belirlenerek, bu süre içinde bazı yükümlülükleri yerine getirmesi istenebilir ve denetim süresi içinde hükümlüye rehberlik edecek bir uzman kişi görevlendirilebilir. Böylece cezanın ertelenmesi bir af olmaktan çıkmakta, suçlunun yeniden sosyalleşmesini sağlaması amacının gerçekleşmesi de sağlanmış olmaktadır. Ancak hüküm sadece bir denetim süresi belirlenmesi bakımından zorunluluk getirmiş ve fakat yükümlülük tayini ve özellikle uzman kişi görevlendirilmesi hususunu hâkimin takdirine bırakmıştır.
Her ne kadar düzenleme hükümlünün kişiliği ve sosyal durumu göz önünde bulundurularak yükümlülük belirlenmesinden ve uzman görevlendirilmesinden sarfınazar edilebileceğini ifade ediyorsa da elbette bu sistemin işlemesi iyi bir alt yapı ve insan gücünün varlığına bağlıdır. Görevlendirilecek kişi yoksa zorunluluk getirmenin de anlamı bulunmaz. Ancak bu defa da kurum işlevsel olmaktan çıkar ve failin yeniden topluma kazandırılması amacı tamamen tesadüfe bırakılmış olur
Denetim Süresi
Cezası ertelenen hükümlü hakkında, bir yıldan az, üç yıldan fazla olmamak üzere, bir denetim süresi belirlenir. Bu sürenin alt sınırı, mahkûm olunan ceza süresinden az olamaz. Örneğin, 2 yıl hapis cezasına mahkûm olan hükümlünün cezası ertelenirse en az 2, en fazla 3 yıllık bir denetim süresi belirlenecektir. Bu durumda denetim süresinin üç yılı aşmamak koşuluyla, hüküm olunan hapis cezasının süresinden fazla olabilmesi mümkündür.
Denetim Süresince Öngörülebilecek Yükümlülükler
Mahkeme, hükümlünün kişiliğini ve sosyal durumunu göz önünde bulundurarak, denetim süresinin herhangi bir yükümlülük belirlemeden veya uzman kişi görevlendirmeden geçirilmesine karar verebileceği gibi denetim süresi içinde bazı yükümlülüklerin yerine getirilmesine de karar verebilir.
Buna göre hapis cezası ertelenen hükümlünün denetim süresi içinde;
a. Bir meslek veya sanat sahibi olmayan hükümlünün, bu amaçla bir eğitim programına devam etmesine,
b. Bir meslek veya sanat sahibi hükümlünün, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,
133
c. On sekiz yaşından küçük olan hükümlülerin, bir meslek veya sanat edinmelerini sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkânı da bulunan bir eğitim kurumuna devam etmesine karar verilebilir.
Bu yükümlülüklere mahkemece karar verilmesi zorunlu değildir.
Söz konusu yükümlülüklere karar verilmesi halinde hakkında yükümlülük kararı verilenlerin denetim sürelerini, kanunda belirtilen usul ve esaslara uygun olarak geçirmelerini, yerine getirilmesini gerektiğinde kolluk ve ilgili diğer makamlarla işbirliği içinde sağlamak görevi Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Kanunu gereğince oluşturulan denetimli serbestlik şube müdürlüklerine verilmiştir (m.14/1 b).
Uzman Kişinin Görevlendirilmesi ve Görevleri
Mahkeme, denetim süresi içinde hükümlüye rehberlik edecek bir uzman kişiyi görevlendirebilir (TCK m.51/5).
Kanun bu kişiye bazı görevler yüklemiştir. Buna göre uzman;
• Kötü alışkanlıklardan kurtulmasını ve sorumluluk bilinciyle iyi bir hayat sürmesini temin hususunda hükümlüye öğütte bulunur;
• Eğitim gördüğü kurum yetkilileri veya nezdinde çalıştığı kişilerle görüşerek, istişarelerde bulunur;
• Hükümlünün davranışları, sosyal uyumu ve sorumluluk bilincindeki gelişme hakkında üçer aylık sürelerle rapor düzenleyerek hâkime verir.
Yükümlülüklerin İnfazı
Yukarıda yer alan yükümlülüklerin ne şekilde infaz edileceği Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezleri ile Koruma Kurulları Yönetmeliği’nde düzenlenmiştir.
Yönetmelik m.32/1 bent b’ye göre “5237 sayılı Kanunun 51 inci maddesinin dördüncü fıkrasının (a) bendi gereğince bir meslek veya sanat sahibi olmayan hükümlünün, bu amaçla bir eğitim programına devam etmesi veya (c) bendindeki çocuk hükümlülerin, bir meslek veya sanat edinmelerini sağlamak amacıyla, gerektiğinde barınma imkânı da bulunan eğitim kurumuna devam etmesi suretiyle yerine getirilir.”
Ertelemenin Sonucu
Denetim süresi yükümlülüklere uygun veya iyi halli olarak geçirildiği takdirde, ceza infaz edilmiş sayılır (TCK m.51/8). Bu sonuç için mahkemenin ayrıca bir karar vermesine gerek bulunmaz. Erteleme kararı adlî sicile kaydolunur (5352 sayılı Kanun m.4 b).
Ertelemenin Düşmesi
Erteleme iki şekilde düşer (TCK m.51/7):
1. Hükümlünün denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işlemesi veya
2. Kendisine yüklenen yükümlülüklere, hâkimin uyarısına rağmen, uymamakta ısrar etmesi.
Bu hallerde erteleme düşer ve ertelenen cezanın kısmen veya tamamen infaz kurumunda çektirilme sine karar verilir. Aynı zamanda yeni suçun cezası da ayrıca infaz edilir. Ertelenmiş olan cezanın infazına ilk hükmü veren mahkeme karar verir.
Denetim süresi ne şekilde geçerse geçsin mahkûmiyet hükmü varlığını koruyacağına göre yeni işlenen suç bakımından tekerrür hükümleri uygulanacaktır.
KAYNAK: www.puuny.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder