1 Eylül 2015 Salı

Kesin Hüküm Kavramı

Kesin Hüküm Kavramı
İlk derece mahkemesinin verdiği kararın kural olarak karara konu olan hukuki sorunu çözdüğü kabul edilir. Ceza mahkemesi de CMK m.223’te sözü edilen kararlardan birini vermekle önündeki meseleyi sona erdirmiş olacaktır. Ancak bu durum yargılama sonunda verilen kararın/hükmün infaz edilebilir anlamına gelmemektedir. Zira bu hükmün kesinleşmesi gerekmektedir.
Bir hükmün kesinleşmesi çeşitli olasılıklara bağlı olarak farklı zaman dilimlerinde
gerçekleşebilmektedir. Bu ihtimalleri kısaca şu şekilde özetlemek mümkünüdür.
•   Şayet bir hükme karşı kanun yoluna başvurma yolu kapatılmışsa, bu hüküm tesis edilmekle kesinleşir ve kesin hüküm özelliği kazanır. Bu tür hükümlere en açık örnek CMK m. 286/2’de düzenlenen temyiz yasaklarıdır.
•   Şayet bir hükme karşı kanun koyucu bir kanun yolu öngörmesine rağmen bu kanun yolu için belli bir süre tayin etmişse süre öngörmüşse ve fakat bu süre ilgili muhakeme süjeleri tarafından hiçbir işlem yapılmaksızın geçirilmişse, söz konusu hüküm kesinleşir. Bunun dışında denetim muhakemesinden vazgeçilmesi veya talebin geri alınması halinde de aynı durum söz konusudur.
•   Son olarak da ilk derece mahkemesi tarafından verilen hüküm tüm denetim muhakemesi süreçleri tüketildikten sonra karar kesinleşir. CMK açısından iç hukuk yollan anlamında başvurulabilecek kanun yollan olağan ve olağan üstü kanun yolları olmak üzere ikiye ayrılmıştır. Olağan kanun yolları olarak ifade ediler; itiraz (CMK m. 267 v.d.), istinaf (CMK m. 272 v.d.) ve temyiz (CMK m. 286 v.d.) iken olağan üstü kanun yolları olağan üstü itiraz [Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan itiraz] (CMK m. 308), kanun yararına bozma (CMK m. 310) ve yargılanmanın yenilenmesi (CMK m. 311 v.d.) olarak düzenlenmiştir.
Mahkemelerce verilmiş olan hükmün kesin ya da kesinleşmiş olması bireylerin güven içinde yaşamaları için zorunludur. Her yargılamada gerçeğe, adalet ve hakkaniyete ulaşılması çabası bulunsa da ceza muhakemesinin de bir sonu olmalıdır. Aksi halde ceza muhakemesinin amaçları arasında olan toplumsal barış ve güven sağlanamaz; sürekli bir çekişme ortamı varlığını korur.

Kesin hükmün iki etkisinin bulunduğu söylenmektedir:
•   Bağlayıcılık etkisi,
•   Aynı fiilden dolayı aynı kişinin yeniden yargılanamaması
O halde kesin hüküm yasama ve yürütme organları ile idare ve kişileri bağlar. Yani bu kararlar değiştirilemez, yerine getirilmesi geciktirilemez. Anayasa m. 138/4’ün sözünü ettiği mahkeme kararları kesin hüküm niteliğindeki mahkeme kararlarıdır.
Yine bir kişi belli bir fiilden dolayı bir soruşturma ve kovuşturmaya maruz kalmış ve hakkında verilen hüküm kesinleşmiş ise, aynı fiil hakkında ikinci bir kovuşturmaya maruz bırakılamaz.
İnfazın başlayabilmesi için mahkumiyet kararının kesinleşmesi yanında bu konuda üç önemli niteliğe daha dikkat çekilmektedir:
•   İnfaz şekilleri veya infaza ilişkin kararlar, bir hâkim tarafından karara bağlanmalıdır.
•   İnfaza derhal başlanmalıdır. Böylece cezanın ibret oluşturması düşüncesi gerçekleştirilmeye çalışılmaktadır. Ancak bazı nedenlerle cezanın infazının ertelenmesine karar verilebilir.
•   İnfaz sürekli olmalıdır. Bunun istisnaları hafta sonu infaz ve geceleri infazdır.
İnfazın koşullarına ilişkin ayrıntılı değerlendirme için bkz. Veli Özer Özbek, İnfaz Hukuku, Ankara 2007.
Kesinleşen İlâmlara Karşı Olağanüstü Kanunyollan
C. Savcısı, mahkemelerce verilen ve kesinleşen cezaların aynen yerine getirilmesini sağlamakla yükümlü olmakla birlikte o hükmün kanuna uygun olup olmadığını incelemekle de görevli son mercidir. Bu nedenle savcı kesinleşmiş mahkumiyet hükümlerinde de hükümlü aleyhine bir hataya düşülüp düşülmediğini inceler. Şayet varsa olağanüstü kanun yollarına başvurarak kararın düzeltilmesini sağlar.
CMK olağanüstü kanunyollarını şu şekilde düzenlemiştir:

 

KAYNAK: www.puuny.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder