İdârenin bir işlem veya eylemi nedeniyle menfaatleri ya da hakları ihlâl edilen kişiler, bu eylemi veya işlemi yapan idârî makama başvurarak söz konusu idârî işlemin geri alınmasını, kaldırılmasını, değiştirilmesini, iptal edilmesini veya eyleme son verilmesini, varsa zararlarının giderilmesini isteyebilirler. Bu amaçla yapılan başvurulara, işlemi yapan makama yapılan idârî başvuru (Yıldırım, 2006, s.77) veya idârî eylem başvurusu denmektedir (Yıldırım, 2006, s.95).
İlgilinin başvurusu üzerine idârî makam, kendi yaptığı işlem veya eylemin hukuka uygunluğunu veya yerindeliğini tekrar inceleyebilir. Böylece idârî makam kendi kendini denetlemiş olur. Örneğin, üniversite genel sekreterliği görevini yürüten bir kamu görevlisinin aldığı özel hizmet tazminatının rektörlük işlemiyle kaldırıldığını düşünelim. Rektörlük, üniversite kamu tüzel kişiliğinin yürütme organıdır. Rektörlüğün üstünde, başka bir hiyerarşik makam da yoktur. Üniversite genel sekreterliğini yürüten kamu görevlisi, İdâri Yargılama Usûlü Kanunun 11. maddesi çerçevesinde özel hizmet tazminatının kaldırılması işleminin geri alınması veya iptali için rektörlüğe idârî başvuruda bulunabilir.
îdârenin kendi kendini denetlemesi, 659 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameyle yeniden ve daha etkili olacak biçimde “uzlaşma” denen bir yöntemle düzenlenmiştir.
Uzlaşma, 659 sayılı 2011 tarihli KHK ile idâre hukukuna girmiştir. Bu KHK’nın 12. maddesiyle düzenlenen uzlaşma kurumuna göre, idari işlemler dolayısıyla haklarının ihlâl edildiğini iddia edenler idâreye başvurarak, uğRamış oldukları zararın sulh yoluyla giderilmesini dava açma süresi içinde isteyebilirler. Sulh başvurusu, belli bir konuyu ve somut bir talebi içermiyorsa, idârî makam tarafından reddedilir. Bu Kanun Hükmünde Kararnameye uygun olarak yapılan ve idâre tarafından reddedilmeyen başvurular, hukukî uyuşmazlık değerlendirme komisyonuna gönderilir. Hak ihlâline neden olan birden fazla idârenin varlığı halinde, ortak hukukî uyuşmazlık değerlendirme komisyonu oluşturulabilir. Sulh istemine ilişkin başvuru, işlemeye başlamış olan dava açma süresini durdurur. Sulh başvurularının incelenmesinde, başvurunun konusu, zarara yol açan olay ve nedenleri, zararın idârî eylem veya işlemden doğup doğmadığı ve meydana geliş şekli, idârenin tazmin sorumluluğunun olup olmadığı, zararın miktarı ve ödenecek tazminat tutarı tespit edilir. Hukukî uyuşmazlık değerlendirme komisyonu tarafından, bilirkişi incelemesi dâhil olmak üzere gerekli her türlü araştırma ve inceleme yapılır, olayla ilgili bilgisi bulunan kişiler dinlenebilir.
Hukukî uyuşmazlık değerlendirme komisyonunun inceleme sonunda hazırlayacağı rapor 11 inci madde uyarınca karar vermeye yetkili mercilere sunulur (hukuk birimlerinin uyuşmazlığın bu şekilde sonlandırılmasında maddî ve hukukî sebeplerle kamu menfaati bulunduğu yönündeki görüşü üzerine, buna dair onay ve anlaşmaları imzalamaya bakanlıklarda bakan, diğer idârelerde üst yönetici yetkilidir. Bakan ya da üst yönetici bu yetkisini sınırlarını açıkça belirlemek suretiyle alt kademelere devredebilir). Bu mercilerin sulh başvurusunu kabul etmesi halinde başvuru sahibine, hazırlanan sulh tutanağının imzalanması için en az onbeş günlük süre verilir. Davet yazısında, belirtilen tarihte gelmesi veya yetkili temsilcisini göndermesi gerektiği, aksi takdirde sulh tutanağını kabul etmemiş sayılacağı ve yargı yoluna başvurarak zararının tazmin edilmesini talep etme hakkının bulunduğu belirtilir. Tazminat miktarı ve ödeme şekli üzerinde idâre ve istemde bulunanın sulh olmaları halinde buna ilişkin bir tutanak düzenlenir ve taraflarca imzalanır. Bu tutanak ilam hükmündedir. Sulh olunan miktar idâre bütçesinden ödenir. Vadeye bağlanmamış alacaklarda tutanağın imzalandığı tarihten itibaren iki aylık sürenin dolmasından, vadeye bağlanmış alacaklarda ise vadenin dolmasından önce tutanak icraya konulamaz. Başvuru sonuçlanmadan dava açılamaz. Sulh başvurularının altmış gün içinde sonuçlandırılması zorunludur. Sulh başvurusu altmış gün içinde sonuçlandırılmamışsa istek reddedilmiş sayılır.
KAYNAK: www.puuny.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder