Adlî kolluk ile idârî kolluk, gerek yaptıkları görevin niteliği ve amacı gerekse tabi oldukları hukukî rejim ve teknik nedenler açısından birbirinden ayrılmaktadır.
Suç işlenmesinden önce harekete geçerek kamu düzenini tehdit eden veya tehliKeye düşüren tutum ve davranışların ortaya çıkması halinde harekete geçerek önleyici ve durdurucu niteliği ağır basan görevleri yerine getiren kolluk, idârî kolluktur. Adlî makamların cezalandıracağı bir suç işlendikten sonra suçluları ve suç kanıtlarını belirleyip adlî makamlara teslim etmek için harekete geçen ve bastırıcı nitelikte görev yapan kolluk ise adlî kolluktur (Bucaktepe, 2008, s.66).
İdarî kolluk-adlî kolluk ayırımı, tabi oldukları hukuksal rejim açısından çok önemlidir. Çünkü İdarî kolluk İdarî makamların emri altındadır. Bu yüzden İdarî kolluk görevlerinin yürütülmesi esnasında ortaya çıkacak uyuşmazlıklar İdarî yargı yerleri tarafından çözülecektir. Buna karşılık, adlî kolluk, adlî makamların emri altındadır. Bu nedenle adlî kolluk görevleri yürütülürken ortaya çıkan uyuşmazlıklar ise adlî yargı yerlerinde çözümlenir. Ayrıca, İdarî kolluk personeli bir görevsel suç işlerse, 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümlerine göre idarenin vereceği izinden sonra yargılanacaktır. Buna karşılık adlî kolluk personeli görev esnasında bir suç işlerse hakkında doğrudan doğruya ceza davası açılır.
4483 sayılı memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yaragılanması hakkında kanuna ilişkin ayrıntılı bilgi için bakınız BOZ, Selman Sacit (2014). Memur Yargılanmasında İzin ve İtiraz Süreci, Ankara: Seçkin Yayınevi.
İdarî kolluk-adlî kolluk ayırımının teknik nedenleri de vardır. Bir suçun delillerinin toplanması, değerlendirilmesi, tanık ve sanık ifadelerinin alınması, uzmanlık işidir (Yayla, 2009, s.42). Özellikle adlî tıp incelemeleri, parmak izi, balistik inceleme, DNA testleri gibi birçok araştırma yoğun bir uzmanlık çalışmasını gerektirir. Bu nedenle, adlî kolluk personeli de değişik meslek guruplarından seçilmeli veya atanmalıdır. Hekim, hukukçu, mühendis, kimyager gibi.
îdârî kolluk ile adlî kolluk işlevsel olarak birbirlerinden ayrılabilseler de organik açıdan ülkemizde birbirinden ayrılmamışlardır. Her iki kolluk türü de ülkemizde aynı kamu görevlileri tarafından yürütülmektedir. Ancak, yapılan kolluk görevinin türü açısından, kolluk görevlilerinin emir aldıkları makamlar değişebilir. Adlî kolluk görevini yapan güvenlik güçleri kimi zaman savcıdan, kimi zaman da kendi üstlerinden emir alırlar (Gözübüyük, 2004, s.294).
Bu çerçevede, önleyici nitelikteki ve suç işlenmeden önce yürütülen idârî kolluk faaliyetleri ile suç işlendikten sonra suç faillerini ve delillerini tespit etmeye yönelik yürütülen adlî kolluk faaliyetleri, ülkemizde emniyet teşkilat birimleri (kısaca polis) ve jandarma tarafından yürütülmektedir. Bir başka deyişle, her iki kolluk da Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı içerisinde örgütlendirilmiştir.
îdârî polis, adlî kolluk görevini harekete geçiren herhangi bir durum karşısında kaldığı takdirde bir taraftan adlî kolluk görevini yürütmekle beraber, diğer taraftan adlî kolluğa haber verir ve adlî kolluk gelince işini ona devreder. Demek ki bu iki görev birbirini izleyebileceği gibi aynı memurda da birleşebilmektedir. Örneğin, karayolunda trafik akışını düzenleyen bir trafik polisi, önleyici nitelikteki idârî kolluk görevini yapmaktadır. Aynı trafik polisi, bu görevini yaparken meydana gelen ölümlü trafik kazasının raporunu tanzim ederken ve delilleri koruma altına alırken, adlî polis görevini yapmaktadır.
Aynı personelde idârî ve adlî kolluk görevlerinin birleşeceğinin yasal temelleri de bulunmaktadır. Polis Vazife ve Salahiyet Kanununun Ek 4. maddesi, Jandarma Teşkilat Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun 7. maddesi, Sahil Güvenlik Komutanlığı Kanunun 4. maddesi, bu yasal temellerin başlıca hükümleridir.
KAYNAK: www.puuny.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder