İdârenin kamu yararı ve düzeni düşüncesiyle yaptığı etkinlikler, idâreye yükletilecek herhangi bir kusur olmadan ya da söz konusu etkinlik bir tehlike taşımadan, kimilerinin özel bir zarara uğRamasına neden olabilir. Bu tür zararların karşılanması, kamu külfetlerinde eşitlik ilkesine dayandırılmaktadır. Böylece, oluşan bir zararın belli kişiler tarafından çekilmesi, bu ilKeye aykırı olabileceği gibi, hakkaniyete de uygun düşmez. Bu tür zararlar kusursuz sorumluluk ilkesi çerçevesinde idâre tarafından karşılanmalıdır.
Kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkesi, faydasından tüm toplumun yararlandığı idârenin eylem veya işlemlerinden dolayı ortaya çıkan külfetlere belli kişi veya kişilerin katlanması durumunda, bu kişilerin zararının idâre tarafından kusuru olmasa dahi karşılanması ilkesidir. Kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkesine, fedakârlığın denkleştirilmesi ilkesi de denilmektedir. Örneğin belediyenin bir yeri çöplük olarak kullanması neticesinde etraftaki arazi ve konutların değer kaybına uğRaması veya kişilerin rahatsız olmaları durumunda idârenin zararı tazmin etmek zorunda kalması bu ilke ile açıklanacaktır. Bir başka örnek Danıştay’ın, akaryakıt istasyonlarına ilişkin uygulamalarından verilebilir. Daha önceden gerekli izin ve ruhsatları alıp işletmeye açılan bir akaryakıt istasyonunun önünde geniş kapsamlı köprü-yol (viyadük), alt ve üst geçitli dönel kavşaklı bir bayındırlık eseri yapılmasının sonucunda, motorlu taşıtların akaryakıt istasyonuna girmelerinin aşırı zorlaşması durumudur. Burada istasyon işletmecisinin özel olarak zarar görmesi söz konusudur ve idârenin bu zararı tazmin etmesi gerekir.
KAYNAK: www.puuny.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder