Bireyler söz konusu hizmetlerden yararlanmaya adayken, kamusal objektif bir hukuki duruma sahip oldukları kabul edilir. Yararlanan statüsünü kazandıktan sonra ise özel objektif bir hukuki duruma sahip oldukları kabul edilir.
Kişilerin, özel yönetim usullerine tabi kamu hizmetleri, özellikle iktisâdî kamu hizmetleri karşısındaki durumlarının ilk bakışta bir ticari işletmenin müşterileriyle ilişkisine benzeyen ve sözleşmeye dayanan bir ilişkiden ibaret olduğu söylenebilir. Ancak bu hizmetler de belli ölçüde kamu hukuku kurallarına tabi tutulmuş olduklarmdan, söz konusu ilişki, sıradan bir sözleşme ilişkisi olarak kabul edilemez (Günday, 2003, s.294).
Özel yönetim usullerine tabi kamu hizmetlerinden yararlanma statüsüne, kişiler bir sözleşme ile girerler. Abonman sözleşmeleri olarak adlandırılan bu sözleşmeler uygulamada özel hukuk sözleşmeleri sayılıp, bu sözleşmelerden doğan uyuşmazlıklar adlî yargıda çözümlenir. Ancak abonman sözleşmelerin hükümleri ve koşulları düzenleyici işlemlerle belirlendiğinden, aslında katılmalı sözleşmelerdendir (Günday, 2003, s.294).
Bir sözleşmeyle yararlanan kategorisine giren bireyler, düzenleyici genel işlem-lerce veya abonman sözleşmeleriyle genel ve objektif olarak saptanan hizmetin hüküm ve şartlarını kabul ederek, özel objektif bir hukuki duruma sahip olurlar. Bu hukuki durum kamusal öğeler de içermesine rağmen yararlananların sayıca çokluğu ve söz konusu olabilecek uyuşmazlıkların sadeliği dolayısıyla bu konu ve meseleler özel hukuk rejimine tabidirler. Bununla beraber idare, kamu hizmetinin değişkenliği ilkesinden aldığı yetkiye dayanarak, bu özel hukuk ilişkilerinde de tek yanlı olarak, her zaman değişiklikler yapabilir. Hizmetten yararlananlar, bu değişikliklere katlanmak mecburiyetindedirler.
KAYNAK: www.puuny.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder