îdârenin imzaladığı sözleşmelerin karşı tarafının ikinci hakkı, tazminat isteme hakkıdır (Gözler, 2006, s.428). Çünkü, sözleşmecinin “sözleşmenin malî dengesinin gözetilmesini” istemeye, idârenin yükümlülüklerini zamanında yerine getirmemesinden kaynaklanan zararlarının karşılanmasına ve haksız yere sözleşmenin feshedilmesinden kaynaklanan zararlarının giderilmesini istemeye hakkı vardır. Bunlar da ancak tazminat hakkının kullanılmasıyla elde edilebilir.
Borçlar Hukukunda yer alan adem-i ifa def’i (karşı tarafın yükümlülüğünü yerine getirmediği def’i) idârî sözleşmelerde asla uygulanamaz. Çünkü, sözleşmenin konusu bir kamu hizmetinin yürütülmesine ilişkin bir konudur. Bu durumda, idâre kendi yükümlülüğünü yerine getirmese bile sözleşmeci kendine düşen yükümlülüklerini yerine getirmek zorundadır. Bunun nedeni kamu hizmetlerinin kesintiye uğratılmaması düşüncesidir. îdârenin özel hukuk sözleşmelerinin konusu, herhangi bir kamu hizmetinin yürütülmesiyle doğrudan ilişkili ise, bu def’i yine ileri sürülemez.
Sözleşmecinin tazminat hakkı, eğer bir davaya konu olmuşsa ve dava sonucunda idâre aleyhine bir tazminata hükmedilmiş ise, verilen kararların yerine getirilmesi, genel hükümlere tabi olacaktır (Altay, 2004, s.86).
KAYNAK: www.puuny.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder