16 Mayıs 2021 Pazar

Görgü Kuralları ve Hukuk

Görgü kuralları, aileden iş çevresine kadar, insanların gündelik yaşamlarında, birbirleriyle ilişkilerinde takındıkları tutumları, konuşmaktan yeme-içmeye, oturma-kalkmadan giyinmeye, sade ilişkilerden törensel ilişkilere değin davranışları kapsar. Başsağlığı dilemekten tebrik sunmaya, ortama uygun kıyafetle dolaşmaya ya da çalışmaya, birbirlerini çevrelerinin uygun gördüğü şekilde selamlamaya değin pek çok görgü kuralı vardır.

Görgü kurallarına uyulması halinde sosyal ilişkilerin temelde zedelenmeksizin sürdürülmesi mümkündür. "Görgülü insan" tanımlaması, sosyal ilişkilerini sağlıklı bir süreçte yürütebilen, başkalarına karşı nazik, zarif, saygılı davranan insanı anlatır. Bu kurallar toplum içerisinde kişiler arası ilişkileri etkileyen en yalın kurallardır. Toplum üyesi kişinin, davranışlarını, kınanma, saygısız addedilme; görgüsüz veya komik olarak nitelendirilme gibi olumsuzluklarla karşılaşmaksızın sürdürmesini sağlayan görgü kuralları toplumsal yapının karmaşıklık düzeyine göre farklılıklar gösterir. Küçük bir yerleşim biriminde görgü kuralları oldukça yoğun ve etkindir. Denilebilir ki; nerede ise örf ve âdet halini almıştır; onlarla iç içe geçmiştir.

Oysa bu kurallar, yaşanılan yerleşim birimi büyüdükçe farklılaşırlar ve giderek diğer görgü kuralları ile karşılaşır hale gelirler. Zaten kişiler, farklı bir çevreye girdikçe farklı görgü kuralları ile karşılaşırlar. Bir ziyafete, bir diploma törenine, düğüne ya da cenazeye, bir plaja yahut ibadethaneye giden kişi, buralarda kendinden beklenen davranışların ne olduğunu bilir, onlara uymaya çalışır.

Nezaket yahut adab-ı muaşeret kuralları olarak da isimlendirilen bu kurallar, toplum hayatının düzenliliği açısından fonksiyon görürler. Bir cenaze töreninde yahut bir nikâh töreninde karşılaşan insanların bu esnada birbirleri ile selamlaşmaları farklılık gösterir; ilkinde daha sessiz ikincisinde güler yüzlü bir olması gibi. Giyside bu farklılık daha net görülür. Plaj yahut piknik giysisi ile resmi bir davete katılmada tercih edilen giysi arasında farklılıklar söz konusudur. Bir kıyafet balosuna maske takmak yahut efe giysisi, şövalye giysisi gibi bir giysi ile katılmak yadırganmaz, ilginç ve hoş karşılanır. Oysa cenaze veya nikâh törenine böyle bir giysi ile katılmak görgü kuralları ile bağdaşmaz.

Görgü kurallarına uyulmadığı takdirde, diğer toplumsal davranış kurallarına nazaran daha sınırlı tepkilerle karşılaşılır. Bu tepkiler, "gülünç" bulmaktan homurdanmaya; hatta uyarmaya kadar gidebilir. Örneğin; düğüne davetli kişilerin küçük de olsa bir hediye takdim etmeleri yahut plajda takım elbise ve kravat ile dolaşılmaması yaygın birer görgü kuralıdır. Ancak, bu kurallara uymayanların düğün salonuna yahut plaja alınmamaları söz konusu olmaz. Onların, görgü düzeyi noksanlığı nedeniyle yakışıksız davrandıkları düşünülür. Yadırganmak, görgüsüz ya da gülünç bulunmak o kişide mahcubiyet yaratır. Oysa plaj kıyafetiyle şehirlerarası otobüste seyahat etmek, özellikle bir ibadethaneye girmek homurtu ve uyarıya neden olur. Her ne olursa olsun, bir görgü kuralına uymamak kişiyi "şüpheli (sanık)" durumuna düşürmez. Manevi nitelikli bir yaptırım ile karşı karşıya bırakır. Bu bakımdan, görgü kurallarının temel fonksiyonlarının gündelik hayata zarafet katmak olduğunu söyleyebiliriz.

Görgü kurallarından hukuk kuralı niteliğini alan kısıtlı sayıda kural vardır. Örneğin, askerlik görevinde ya da mesleğinde bulunanlarda astın üstünü selamlaması, üstün astının selamını alması bir tür hukuk kuralıdır. Aynı şekilde, kamu personelinin yazın ve kışın giyinme biçimleri bir yönetmelik ile düzenlenmiş olup, aykırı davranışta bulunanlar disiplin cezası ile cezalandırılırlar. Bu da bir önceki gibi görgü kuralının yazılı bir hukuk kuralı haline gelmesidir.

Uluslararası ilişkilerde de bazı görgü kuralları benimsenmiş ve yazılı kural haline getirilmiştir. Örneğin, yabancı misafirlerin devlet adına karşılanmasına ilişkin protokol kuralları yasa ile düzenlenmiştir.

Görgü kuralları da hukuk kuralları gibi kişinin dışında birer gerçekliktir. Belirli bir toplumsal çevrenin ürünüdür. Oysa hukuk kuralları devlet tarafından konulmuş kurallardır. Hukuk kuralları ülkenin tamamında geçerli iken; görgü kuralları sadece belirli sosyal çevrede geçerlidir. Bölgesel farklılıklar gösterdiği gibi, örneğin, bir metropolde gecekondu semtleri ile aristokrat semtleri arasında da farklılık gösterebilir. Zaman itibarı ile farklılık göstermesi de açık bir husustur.

Görgü kurallarının kimi zaman örf ve âdet kuralları ile karıştırılması mümkündür.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder