16 Mayıs 2021 Pazar

Hukukun Fonksiyonları Ve Amaçları

Toplumsal Düzeni Sağlamak

Romalıların "Toplumun olduğu yerde hukuk vardır" sözü, hukuk kurallarından yoksun bir toplum hayatının mümkün olmadığını gösterdiği gibi, hukukun toplumsal fonksiyonunun toplumsal dirlik ve düzeni sağlamak olduğunu da gösterir. Hukuk kuralları sayesinde toplum hayatı kaos ve başıboşluktan korunur, belirli bir düzen(liliğ) e kavuşmuş olur. Bu bağlamda düzensizliğin ne anlama geleceğini görmek için, trafik kurallarının hiç olmadığı bir ortamı düşünmek yeterlidir. Hukuk sayesinde düzen sağlanabileceği gibi, düzeni bozan faaliyetlerin ve uyuşmazlıkların zorbalıkla değil, önceden belirlenmiş bir düzen içerisinde, örneğin yargı süreci ile çözümü de mümkün olur. Hukukun diğer fonksiyonları ve amaçları toplumsal düzeni sağlamak ve sürdürmek fonksiyonunu hayata geçirirler.

Hukuki Güvenlik Sağlamak

Toplumsal düzenin sağlanması hukuk güvenliği çerçevesinde gerçekleşir. Hukukî güvenlik hukukun temel bir değeridir. Hukukî güvenlik sayesinde toplumda istikrar ve güven duygusu gelişir. Hukukî güvenlik; hukuk kurallarının hayata geçirilmesi, bunlara uygun davranmanın özendirilmesi ve sağlanması suretiyle, toplumun ortak çıkarlarının, tek tek bireylerin kişisel çıkarlarını gözardı etmeksizin gerçekleştirilmesi ile olur. Hukukî güvenlik sağlanırken bazı işlemlerin belli şekil şartına bağlanması, belirli kişiler ve sosyal gruplar için özgürlüklerin daraltılması sözkonusu olabilir; bazı hallerde iyi niyetin korunması; bir taşınmaz alım satımının veya bir evlenme sözleşmesinin geçerli olması için mutlaka belirli bir şekilde, belirli bir kamu görevlisi önünde yapılması gibi. Ancak bu sayede, toplumun hukuki güvenliği korunmuş, doğması mümkün çatışmalar baştan engellenmiş olur. Hukuk güvenliği sayesinde kişiler, birbirlerine karşı olduğu gibi, devlete karşı da haklarını ileri sürebilirler ve koruyabilirler.

Bu vesile ile Avusturyalı ünlü hukuk felsefecisi Jhering'in şu sözünü hatırlatalım: "Şeklîlik keyfiliğin can düşmanı, hürriyetin ikiz kardeşidir." Gerçekten, çoğu hukuk kuralları şeklîlik içerirler. Ancak bu şeklîlik sayesinde, hem kendimizden bekleneni, hem de karşımızdakilerden beklediğimiz davranışın ne olduğunu önceden bilebiliriz.

Toplumsal Barışı Sağlamak

Hukuk kuralları sayesinde farklı insanların ve grupların toplum düzenini sarsmaksızın birliktelikleri sağlanır. Böylelikle, güçlünün zayıfı ezmesi, farklı gruplar arasında çatışmaların çıkması önlenir. Avantajlı olanların gücü sınırlanıp toplumsal denge kurulur. Kişilerin ve grupların birbirlerini ortadan kaldırmayı hedefleyen bir sürece yönelip, toplumu kargaşaya ve kaosa sürüklemeleri önlenir. Bu bağlamda sosyal ilişkiler, eşitliği, güvenliği ve özgürlüğü gözetici bir nitelikte, rekabet ilişkileri düzeyinde kalırlar.

Hukuk sayesinde toplumsal düzenin, güvenliğin ve barışın sağlanabilmesi için; bu kuralların kesin, açık ve net ifadelerle ortaya koyulması, takdir yetkisine zorunluluk olmadıkça yer verilmemesi, kuralların noksansız uygulanması, fiilen terk edilmiş (metrûk) olmaması, usulüne uygun biçimde değişmesine ya da yürürlükten kaldırılmasına kadar uygulanması gerekir.

Eşitlik Sağlamak

"Eşitlik, tersini haklı kılan akılcı (rasyonel) nedenler bulunmadıkça eşit kişiye ve olguya eşit, eşit olmayan kişiye ve olguya ise eşit olmayan işlemin yapılması anlamına gelir. Bu anlamıyla keyfiliğin, kayırmanın, ayrıcalığın karşıtı olarak algılanır, eşitlik ve dolayısıyla adalet" . Hukukun aradığı eşitlik mutlak bir eşitlik değildir. Eşit konumda ve statüde bulunan kişilere, birbirinden farksız nitelik taşıyan işlemlerde aynı biçimde davranılmasıdır. Bunun en belirgin örneği kanun önünde eşitlik ilkesi ile belirtilebilir.

Keza, anayasamızdaki; "devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar" (AY.m.10/5) hükmü de eşitlik ilkesinin en üst norm düzeyinde ifadesidir. Rasyonel ve hukukî bir gerekçeye dayanarak, farklı statülerde bulunan kişilere hukuk kurallarının uygulanmasında, olabildiğince kamu vicdanını da incitmeyecek biçimde farklı usul ve esaslara dayalı işlemler yapılabilir.

Adaleti Gerçekleştirmek

Adalet, hukukun hem en önemli temel değeri, hem de en önemli amacıdır. "Hukuk adalet bilimi olarak da tanımlanır. Hukuk gücünü kişilerin kendilerine uygulanan kuralların adil olduğu yolundaki bir duyguya sahip olmalarından alır". Bu bakımdan, adalet hukukun diğer amaçlarından daha önemlidir. Zira diğer amaçlar aracılığıyla gerçekleştirilmek istenen temel hedef de adalettir. "Adalet hukukun başlıca ilkesi; varlık nedeni olduğu gibi aynı zamanda amacıdır. Hukuk adaletin gerçekleştirilmesi için bir araç olarak düşünülmüştür. Hukuk yapısı gereği tek amaca yönelemez. Ne var ki amaçları arasında adalet olmayan düzene de hukuk denemez... Toplumun adalet değerine göre düzenlenmesi ve yönetilmesi hukukun görevidir". Hemen ifade edelim ki, adalet göreli bir kavramdır. Kişiden kişiye, toplumdan topluma, zamandan zamana, ideolojiden ideolojiye farklı, hatta yer yer birbirine karşıt anlamlar içerir. O halde, önemli olan, hukuk kurallarının, uygulandığı toplumun adalet anlayışı ile olabildiğince uyumlu kılınmasıdır. Başka bir deyişle, bir ülkede hukukun güçlü olması demek; o ülkedeki hukuk kurallarının caydırıcı, özendirici yaptırımlara sahip olması, hatta bu yaptırımların noksansız uygulanabilmesi demek değildir. Bir ülkede hukuku güçlü kılan temel husus, uygulanan hukuk kurallarının adaleti amaçladığı, adalet anlayışı ile uyuştuğu hususunda toplum üyelerinin olabildiğince güçlü ve yaygın bir kanaate sahip bulunmalarıdır.

Adaletsizliğe nazaran düzensizliğin ortadan kaldırılmasının öncelik taşıdığı Goethe'ye atfen ifade edilir. Gerçekten, adaletsizliği içeren bir düzenin belirsizlik yüklü bir kaostan, yani düzensizlikten daha az kötü olduğu iddia edilebilir. Ancak, önemli ve ideal olan iki olumsuzluktan birinin tercihi değil, iki olumluluğun uyumlu birlikteliğidir; adaleti içeren bir hukuk düzeninin kurulmasını sağlamak ve buna göre bir toplum düzeni oluşturmaktır.

Sonuç itibarıyla, adaletin sağlanması ile hukuk üç yönden ilgilenir:

  • Adalete uygun hukuk kurallarının oluşturulması,
  • Adalete uygun bir hukuk/yargılama düzeninin kurulması,
  • Hukuk kurallarının adalete uygun biçimde uygulanması.

Sosyal İhtiyaçları Karşılama

Kaynağını sosyal ihtiyaçlardan alan ve sosyal davranışlara dayanan hukuk, toplumsal talepleri karşılamak durumundadır. Toplumsal ihtiyaçlar karşılandığı ölçüde sosyal barış sağlanabilir. Yaşama, refah, kendini gerçekleştirme, güvenlik gibi hak ve ihtiyaçların karşılanabilmesi için hukuki düzenlemelerden yararlanılır. Toplumsal taleplerin ve değişimin yönetilmesi için hukuka ihtiyaç vardır. Hukuk, güçlü olanların değil hak sahiplerinin taleplerini gerçekleştirmelidir.

Zihniyet Oluşturma

Ekonomik ve sosyal düzenin kurulması ve korunması için buna uygun kurallar konulur; başka bir deyişle hukuk egemen dünya görüşünün yansımasıdır. Hukuk düzeni bu suretle bir zihniyet oluşturur ve buna bir yaptırım getirerek toplumun bunu benimsemesini ve sürdürmesini sağlar. Cumhuriyet döneminde Batılılaşma yanlısı görüşlerin hayata geçirilmesini sağlayan hukuk reformu ve 24 Ocak Ekonomik Kararlarının uygulanmasını sağlayan liberal hukuki düzenlemeler en tipik örneklerdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder