4 Aralık 2015 Cuma

KAMU HİZMETLERİNİN GÖRÜLÜŞ USULLERİ

KAMU HİZMETLERİNİN GÖRÜLÜŞ USULLERİ
Emanet Usulü

Hizmetin devlet idâresi dışından diğer kamu tüzel kişileri tarafından görülmesine emanet usulü denilmektedir (Özay, 1996, s.250-252; Duran, 1982, s.328). Emanet, idâre hukukunda teknik bir terim olarak kamu hizmetinin bir kamu tüzel kişisi tarafından kendi örgüt, araç-gereç, personel ve malvarlığıyla görülmesini anlamak için kullanılır.
Emanet Usulü: Bir kamu hizmetinin bir kamu tüzel kişisi tarafından doğrudan doğruya işletilmesi usulüdür.

Müşterek Emanet Usulü:
Bir özel kişinin idareyle yaptığı bir sözleşme gereğince, gerçekleştirilen hasılat üzerinden bir gelir karşılığında, kâr ve zararı idareye ait olmak üzere idâre adına kamu hizmetini işletmesi usulüdür.
İltizam Usulü: Bir özel kişinin, idâreyle yaptığı bir sözleşme gereğince, idâreye ödeyeceği belirli bir ücret karşılığında, bir kamu hizmetini kendi kâr ve zararına işletmesi usulüdür.

Müşterek Emanet Usûlü
Bir kamu hizmetinin hasar ve zararı idâreye ait olmak ve onu üstlenen özel hukuk kişisine gelir üzerinden bir pay verilmek suretiyle yürütülmesine, müşterek emanet usulü denir (Akyılmaz-Sezginer-Kaya, 2009, s.462). Müşterek emanet usulünde idâre ile özel hukuk kişisi arasında, kamu hizmeti imtiyazında olduğu gibi karma işlem nitelikli bir sözleşme imzalanmakta ve bu sözleşme idârî sözleşme sayılmaktadır.

Müşterek emanette, sermaye tümüyle idâreye aittir. Hizmetin yürütülmesini üstlenen özel hukuk kişisi emeği ve bilgisiyle hizmeti yürütmekte ve masraflarını da yararlananlardan alınan bedelin bir kısmı ile karşılamaktadır. Yararlananlardan alınan bedelin arta kalan kısmı da, idâre ile bu kişi arasında, sözleşmede kararlaştırıldığı ölçüde paylaşılacağından, bir fazlalık olmaması durumunda özel hukuk kişisi hiçbir şey elde edememekte ancak kendi hakkını isteyebilmektedir. Örneğin, büyükşehir belediyelerinin şehir tiyatrolarının işletilmesi konusunda özel bir şirketle yapmış olduğu sözleşme, müşterek emanet sözleşmesi; yürütülen kamu hizmeti de müşterek emanet sözleşmesi usulüne göre yürütülen bir kamu hizmetidir (Akyılmaz-Sezginer-Kaya, 2009, s.463; Odyakmaz, 1998, s.152).

İltizam Usulü
Kamu hizmetinin önceden kararlaştırılan belli bir bedel karşılığı özel hukuk kişisi tarafından yürütülmesi usulüne iltizam usulü denir (Duran, 1982, s.333; Giritli-Bilgen-Akgüner, 2001, s.792). Sözleşmedeki bedel maktu bir ücret olabileceği gibi, götürü veya orantılı kazanç da olabilir.
İdâre için gerekli altyapı tesisleri ile inşaatların yaptırılması da iltizam olarak anılmaktadır. Yeni anlamıyla iltizamın imtiyazdan farkı, birincisini sadece inşaat diğerinin ise işletmeyi de kapsar nitelikte oluşudur. İltizam usulünde de idâre ile özel hukuk kişisi arasında bir idârî sözleşme imzalanmaktadır.

Ruhsat (İzin) Usulü
Ruhsat ya da izin usulünde (Özay, 1996, s.255; Akyılmaz-Sezginer-Kaya, 2009, s.463), özel hukuk kişisi ile idâre arasında bir sözleşme bulunmamakta, “ruhsat”, “izin” gibi isimler taşıyan ve tek yanlı bir irâdenin sonucu olan idârî işlemler bu ilişkinin temelini oluşturmaktadır. Ancak özel hukuk kişileri birer mükellef olmadıklarından, ruhsata konu olan kamu hizmetinin yürütülmesi yükümlülükleri, özel kişilerin kendi istekleriyle idâreye başvurup gerekli izni aldıktan sonra başlamaktadır.

Özel teşebbüs böyle bir etkinlik sonucu kâr elde edebildiği hâlde, kamu hizmetinin bedelsizliği ilkesinin doğal bir uzantısı olarak yararlanandan isteyebileceği ücret de kural olarak idâre tarafından belirlenir.

İzin usulüyle görülen kamu hizmetlerinde, özel teşebbüsün girişimleri yetersiz kalırsa, idâre derhal harekete geçerek gerekli önlemeleri alır. Özel hukuk kişileri, yürüttükleri hizmeti aksattıkları takdirde, kendilerine verilen ruhsat iptal edilir. Hizmetin yürütülme koşulları, ruhsat ile belirlenir. Örneğin, madenler, petrol, jeo-termal kaynaklar ve doğal mineralli sular hep ruhsat usulü ile verilmektedir.

 

KAYNAK: www.puuny.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder