8 Aralık 2015 Salı

Takipsiz (Doğrudan) İflas

Takipsiz (Doğrudan) İflas

Takipsiz iflasta, takipli iflastan farklı olarak, alacaklı, borçluya karşı önce iflas takibi yapmadan (İİK m. 177/1; m. 178/1; m. 179/1), doğrudan asliye ticaret mahkemesinde iflas davası açarak, borçlunun iflasına karar verilmesini talep edebilir. Asliye ticaret mahkemesinde doğrudan iflas davası açılabilmesi için, İcra ve İflas Kanunu’nda düzenlenen özel iflas sebeplerinden birinin gerçekleşmiş olması gerekir. Ayrıca doğrudan iflas davasını alacaklı açabileceği gibi, bazı hallerde borçlu da ticaret mahkemesine başvurarak kendi iflasına karar verilmesini talep edebilir.

Doğrudan iflas sebepleri alacaklının talebiyle doğrudan iflas sebepleri ve borçlunun talebiyle doğrudan iflas sebepleri olarak ikiye ayrılır. Alacaklının talebiyle doğrudan iflas sebeplerinin başlıcaları: borçlunun yerleşim yerinin belli olmaması, taahhütlerinden kurtulmak amacıyla kaçması, alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunması, haciz yoluyla takipte, haczi mümkün olan mallarını saklaması, ödemelerini tatil etmiş olması, ilama dayanan alacağı icra emriyle talep edilmesine rağmen ödememiş olması gibi sebeplerdir (İİK m. 177). Yukarıdaki sebepler söz konusu olduğunda, borçlunun borcunu ödeyemeyecek durumda olduğu veya ödememe niyetiyle hareket ettiği varsayıldığından, önceden iflas takibi yapılması şartı aranmamıştır.

Borçlunun talebiyle doğrudan iflas sebepleri ise, borçlunun kendi iflasını talep etmesinin ihtiyari veya zorunlu olduğu haller olarak iki gruba ayrılır: Bu bağlamda borçlunun aciz halinde olması ihtiyari bir iflas sebebidir (İİK m. 178/1); başka bir deyişle borçlu kendi iflasını talep etmek zorunda değildir. Aciz hali, borçlunun ödeme araçlarındaki sürekli ve genel yoksunluk sebebiyle muaccel borçlarını ödeyememesi durumudur. Aciz halinde olan borçlu, muaccel borçlarının önemli bir kısmını ödeme gücünden devamlı surette yoksundur. Borçlu sermaye şirketleri (limited, aNonim şirket vb.) bakımından ise, şirketin borca batık durumda olması, zorunlu bir doğrudan iflas sebebidir (TTK m. 376/3; İİK m. 179). Zira, sermaye şirketleri kendi malvarlıkları ile sınırlı şekilde sorumlu olduklarından (ortakların malvarlığı ile değil), borca batıklık durumu, şirket ortakları ve alacaklılarının korunması bakımından, tedbir alınması gereken önemli bir risk olarak kabul edilmektedir. Borca batıklık, sermaye şirketinin pasifinin (muaccel olan ve olmayan tüm borçlarının) aktiflerinden (tüm varlıklarından ve alacaklarından) daha fazla olması durumu olup, malvarlığının yetersizliği olarak da adlandırılmaktadır. Borca batıklık sadece sermaye şirketleri için zorunlu iflas sebebidir; gerçek kişi tacirler bakımından ise zorunlu bir iflas sebebi değildir.

Borca batık durumda olan sermaye şirketlerinin yetkili temsilcileri, şirketin iflasını talep etmek zorunda olmakla birlikte, mali durumunun düzelmesi imkanı bulunan şirketi iflastan korumak amacıyla iflasın ertelenmesini talep edebilirler. Borca batıklık nedeniyle iflas edecek bir şirketten alacaklarının tamamını alamama tehlikesiyle karşı karşıya kalan alacaklılar da iflasın ertelenmesi talep edebilirler (TTK m. 377; İİK m. 179/1). İflasın ertelenmesi, borca batık durumda olan sermaye şirketlerinin mali durumunun iyileşmesi umudunun var olması ve alacaklıların haklarının korunması koşuluyla mahkeme kararıyla iflasın önlenmesini sağlayan bir geçici hukuki korumadır. Mahkemece belirlenen iflasın ertelenmesi süresi içinde (erteleme süresi en fazla 1 yıl olarak belirlenir ve dört yılı geçmemek üzere mahkeme kararıyla ek süre verilebilir) borçlu şirkete karşı, kamu alacakları için yapılan takipler de dahil olmak üzere icra veya iflas takibi yapılması mümkün değildir (İİK m. 179/b, 1; istisna için ayrıca bkz. m. 179/b, 2); böylece şirketin faaliyetlerine devam etmesi, mali durumunu iyileştirmek suretiyle borçlarını ödemesi ve iflastan korunması sağlanır.

Doğrudan iflas sebeplerinden birinin var olması durumunda, alacaklılardan biri veya bazı hallerde borçlu, doğrudan ticaret mahkemesine başvurarak iflas kararı verilmesini talep edebilir. Mahkeme borçlunun iflas talebini ilan ederek alacaklıları durumdan haberdar ettikten ve varsa itirazlarını dinledikten sonra (İİK m. 178/2), koşulların oluştuğunu tespit ederse, ayrıca bir depo kararı vermeden (borçluya ödeme için süre tanımadan) borçlunun iflasına karar verir. Zira, doğrudan iflas sebeplerinin var olması halinde, borçlunun borcunu ödeme kabiliyeti zaten mevcut olmadığından veya borçlu borcunu ödememe niyetini davranışlarıyla ortaya koymuş olduğundan ayrıca bir ödeme süresi verilmesi gereksizdir. İflas kararı borçluya ve itirazda bulunan alacaklılara tebliğ edilir ve ayrıca ilan edilir.

 

KAYNAK: www.puuny.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder