İdarenin zarar veren tutum ve davranışına üçüncü kişilerin katılması, ilke olarak idarenin mâlî sorumluluğunu etkiler.
İdarenin kusura dayanan sorumluluğunda, üçüncü kişilerin kusurlu davranışları idarenin mâlî sorumluluğunu ya tümüyle ortadan kaldırır ya da üçüncü kişinin kusuru oranında idârenin mâlî sorumluluğunu azaltır. Zarara uğrayan böyle bir durumda idâreden ancak zararın idâreden kaynaklanan bölümü için talepte bulunabilmektedir. Örneğin hastanede yatmakta olan bir hastaya bağlı serumun üzerine hasta yakınının oturması suretiyle hastanın damar tıkanıklığı sonucu zarar görmesinde böyle bir durum söz konusudur (Atay-Odabaşı-Gökcan, 2003, s. 182).
İdârenin sorumluluğunu ortadan kaldıran hâller konusunda ayrıntılı bilgi için bakınız. ATAY, E., ODABAŞI, H., GÖKCAN, H. T. (2003). Teori ve Yargı Kararları Işığında İdârenin Sorumluluğu ve Tazminat Davaları. Ankara.
Kusursuz sorumlulukta durum farklıdır. Bir başka deyişle, idârenin objektif sorumluluğunu gerektiren zarar verici olaya üçüncü kişinin karışması, idârenin mâlî sorumluğunu ortadan kaldırıcı veya azaltıcı bir sonuç doğurmaz. Ancak, idâre tazminata mahkûm edildikten sonra üçüncü kişiye kusuru oranında rücû edebilir.
İdârenin sorumluluğunu kaldıran veya azaltan üçüncü kişilerin, idâreyle hiçbir hukukî ilişkisi olmayan kişiler ve kuruluşlar olması gerekir. Çünkü zarara sebep olan üçüncü kişiyle idâre arasında hukukî bir bağ ya da ilişki söz konusuysa, idârenin sorumluluğu devam eder. İdârenin gözetim ve denetimi altında bir kamu hizmetinin görülmesi durumlarında “müteahhit, imtiyaz sahibi” gibi kişilerin verdikleri zararlar, idâreyle ilişkilendirilebilir (Yılmaz, 2011, s.74-76).
Hem idârenin hem de üçüncü kişinin davranışının zararın doğumuna neden olduğu durumlarda, idâre hukukunda özel hukukta olduğu gibi “müteselsil sorumluluk” olmadığından, sorumluluğunun idâre ile üçüncü kişi arasında paylaştırılması gerekir. Böyle bir durumda, zarar gören kişi, sorumlulukları oranında idâreye karşı idârî yargıda, üçüncü kişiye karşı adlî yargıda dava açmak zorunda kalır (Gözler, 2003, s.1349). Özel hukukta “müteselsil sorumluluk” mümkün olduğundan, zarar görenin, uğradığı zararın tamamının tazmini istemiyle özel hukuk hükümlerine göre adlî yargıda üçüncü kişi aleyhine tazminat davası açması mümkündür. Böyle bir durumda adlîye mahkemesi, sorumluluk şartlarının oluştuğuna hük-
KAYNAK: www.puuny.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder