2 Aralık 2015 Çarşamba

DEVLET MEMURLUĞU

DEVLET MEMURLUĞU
Memurun Çeşitli Tanımları
Aşağıda memurluğun Anayasa’ya Devlet Memurları Kanunu’na ve Ceza Hukukuna göre tanımları verilmiştir.
Anayasaya Göre Memur
Anayasanın 128. maddesi, “Devletin, kamu İktisadî teşebbüsleri ve diğer kamu tüzel kişilerinin genel idâre esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği aslî ve sürekli görevler, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görülür’’ hükmünü taşımaktadır. Bu kuralda dikkati çeken ilk Nokta, genel idâre esaslarına göre görülmesi gereken aslî ve sürekli görevlerin, memurlar dışındaki diğer kamu görevlileri eliyle de yürütülebileceğinin öngörülmüş olmasıdır.
Anayasanın 128. maddesinde dikkat çeken ikinci Nokta, hangi tür hizmetlerin memurlar eliyle yürütüleceğini belirtirken kamu İktisâdi teşebbüslerinden de söz edilmiş olmasıdır. Ancak, memurluk mesleğinin, kamu İktisâdi teşebbüslerinin hem yapılarına, hem de yürüttükleri hizmetlerin gereklerine ters düştüğü ileri sürülmektedir (Gözübüyük- Tan, 1998, s.59D.

Devlet Memurlan Kanununa Göre Memur
657 sayılı Kanunun 4. maddesine göre, “Mevcut kuruluş biçimine bakılmaksızın, devlet ve diğer kamu tüzel kişilerince genel idâre esaslarına göre yürütülen aslî ve sürekli kamu hizmetlerini ifa ile görevlendirilenler” memurdur. Bu tür kamu görevlilerine, Devlet Memurları Kanunu uygulanır. Anılan 4. maddedeki tanımdan, devlet memurlarının üç ayrı özelliği olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu özellikler, şöyle sıralanabilir: Memurlar, devlet ve diğer kamu tüzel kişiliklerinde görev yaparlar. Memurlar, genel idâre esaslarına göre yürütülmesi gereken kamu hizmetlerini yürütürler. Memurların yürüttükleri görevler, aslî ve sürekli görevlerdir.
Ceza Hukukuna Göre Memur
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, geniş anlamda kamu görevlisinin tanımını yaparken, “memur” terimini terk etmiş, bunun yerine “kamu görevlisi” terimini tercih etmiştir. 1632 sayılı Askeri Ceza Kanununun 13. maddesine göre ise memur, bir askeri görevi yapmakla görevli olan kişidir.
Ceza hukukunda memurluk veya kamu görevliliği, üç açıdan önem taşır: İlk olarak memurluk veya kamu görevliliği genel olarak, cezalar açısından ağırlaştırıcı bir etkendir. İkinci olarak bazı suçlar sadece memurlar veya kamu görevlileri tarafından işlenebilir. Üçüncü olarak, memurların ve diğer kamu görevlilerinin yargılanması da kural olarak özel usullere tâbidir.
Memur ile İdâre Arasrndaki İlişki
Günümüzde memur ile idâre arasındaki ilişki, hizmetin gereklerine göre yasalar tarafından belirlenmektedir. Bugünkü anlayışa göre idâre ile memur arasındaki ilişki, yasal bir durum olarak kabul edilmektedir. Bu ilişki durumu, karşılıklı anlaşmayla değil; genel, soyut ve kişilik dışı hukuk kurallarıyla belirlenmektedir. Memurların bu durumundan iki ana sonuç çıkmaktadır:
Bunlardan birincisi, memurların hukuksal durumunda her zaman değişiklik yapılabilir. Bir başka deyişle, memurların atandıkları tarihteki statülerinin sürdürülmesi konusunda kazanılmış hakları yoktur (Gözler, 2006, s.608).
İkinci ana sonuç, memurluk durumuna ilişkin özel anlaşmalar, sözleşmeler ve özel düzenlemeler yapılamaz. Memurların yasalarla önceden belirlenen durumuna, hem idâre hem de memur uymak zorundadır.
Memur-İşçi Ayrımı
Memur-işçi ayırımını açıklığa kavuşturabilmek için kamu kesimindeki hizmetleri üçe ayırarak incelemek mümkündür. Bunlar; aslî ve sürekli hizmetler, yardımcı hizmetler ve işçiler tarafından görülen hizmetlerdir. Bu hizmet türleri aşağıda incelenecektir.
Aslî ve Sürekli Hizmetler
İdârenin aslî ve sürekli kamu hizmetleri ancak memurlar ve diğer kamu görevlileri tarafından yürütülebilir. Bu tür hizmetler, özel hukuk kurallarına göre çalıştırılan işçilere gördürülemez. Kamu hizmetine ilişkin bir görevin aslî ve sürekli olması demek, o görevin bir kadroya bağlanmış olması anlamına gelir. Dolayısıyla, memurlar ve diğer kamu görevlileri, bir kadro ile bütünleşmiş, kaynaşmış demektir (Gözler, 2006, s.507).

İstisnai Memurluk: idari açıdan özellik taşıyan bazı hizmetlere, yine İdâri sebeplerle ana personel rejimine bağlı kalınmaksızın memur atanabilme imkanı sağlayan bu gibi kadrolara “istisnai memurluklar” adı verilmektedir.
Asli ve sürekli kamu hizmetlerinde bir kadroya bağlı olarak çalıştırılanlar ile idâre arasındaki ilişki, bir statü ilişkisidir ve yasaldır. Bu ilişki, kamu hukukuna göre düzenlenmiştir. Kamu kesiminde özel hukuk kurallarına göre çalıştırılanlar, dar anlamdaki “kamu görevlileri” kavRamının dışında kalmaktadır. Bu statünün gereklerine hem idâre hem de o kadrolarda çalışan görevliler uymak zorundadır.
Yardımcı Hizmetler
Aslî ve sürekli idarî hizmetlerin yürütülmesinde yardımcı olarak kullanılan, eski hukukumuzda “hizmetli” denen odacı, bekçi gibi görevliler de vardır. îdârenin aslî ve sürekli hizmetlerinin yürütülmesinde yardımcı olan bu gibi hizmetleri yürüten görevliler, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu tarafından “yardımcı hizmetler sınıfı” içinde toplanmış ve memurlar eliyle yürütülmesi öngörülmüştür. Ancak, yardımcı hizmetlerin mutlaka memurlar eliyle yürütülmesi zorunlu değildir (Gözübüyük-Tan, 1998, s.594). Bundan dolayı aynı kurumda bile aynı iş veya görev, (örneğin şoförlük veya evrak dağıtımcılığı) aynı anda hem işçiler, hem de memurlar eliyle yürütülmektedir.
İşçiler Tarafrndan Görülen Hizmetler
657 sayılı Kanun, açıkça bazı hizmetleri kendi kapsamı dışında bırakmıştır. Bu tür hizmetler; iş hukuku açısından işçi olarak kabul edilen personel tarafından yürütülmektedir ve özel hukuk hükümlerine tâbidir (Giritli-Bilgen-Akgüner, 2001, s.505).
Genel Memurluk-İstisnai Memurluk Ayırımı
Memurluk mesleği, kendi içinde genel memurluk ve istisnai memurluk olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Genel Memurluk
İstisnai memurlukların dışında kalan tüm memurluklar, genel memurluktur. Görev ve nitelik açısından özellik göstermeyen ve bu nedenle memurların hakları ve yükümlülükleri açısından ayrı ve özel hükümlere tabi tutulmayan memurluklardır.
İstisnai Memurluk
Görev ve nitelik açısından özellik gösteren ve bu nedenle atanmalarında, yükseltilmelerinde ve diğer hak ve yükümlülüklerinde özel hükümlere tabi tutulan memurluk kadrolarıdır (Bozkurt-Ergun, 1998, s.117-119). Bu kadrolara atanan memurlara da istisnai memur denmektedir.
Istisnai memurluk, esnek istihdam biçiminin tipik örneğidir. İstisnai memurluk, atamalarda idârenin takdir yetkisini genişlettiği için genel memurluk kadrolarına göre daha az güvencelidir.
İstisnai memurluk statüsü ile ilgili temel ilkeler şunlardır: 1) İstisnai memurluğa atanacaklarda da genel memur olma özelliği aranır. Ancak bunlara 657 sayılı Kanunun atama, sınavlar, kademe ilerlemesi, derece yükselmesi ile ilgili hükümleri uygulanmaz. 2) İstisnai memurluklara atananlar, atandıkları kadronun derece aylığını alırlar ve bu görevler için öngörülen ek göstergelerden faydalanırlar. 3) İstisnai memurluklara atananların bulundukları kadrolar emeklilik aylığının hesabında ve diğer memurluklara naklen atamalarında herhangi bir kazanılmış hak sayılmaz. Bu görevlerde bulunanların emeklilik kıdemleri yürümeye devam eder.
Türkiye’deki istisnai memurluklar, 657 sayılı Kanunun 59. maddesinde sayma yoluyla belirlenmiştir. Bu maddede istisnai memurluk olarak belirlenen kadrolar-

dan birkaçı şöyledir: Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği, Türkiye Büyük Millet Meclisinin memurlukları, Başbakan Başmüşavirliği, vâlilikler, büyükelçilikler, Milli İstihbarat Teşkilatı memurlukları ...
İstisnai memurluk statüsünün temel özellikleri nelerdir?
Memurluk Mesleği
Memurluk Mesleğinin Özellikleri
Kişiler bilgi ve yeteneklerine göre belli bir düzeyde memurluk mesleğine girerler. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, mesleğe girmede ve yükselmede yeteneği (liyakati) esas almıştır. Memurluğun bir meslek olarak kabul edilmesi için, memurların tarafsız olması ve memurların siyasal partilere girmesinin yasaklanması gibi bazı şartların sağlanması gerekir.
Memurluk mesleğine ilişkin kurallar, diğer kamu görevlileri açısından genel ilkeleri içerdiğinden dolayı o mesleklere girmek için de çoğu zaman devlet memuru olma şartlarını taşımak gerekmektedir. Bazen de diğer kamu görevlerinin içinde bulundukları mesleklere ilişkin düzenlemeler, memurluk mesleğine paralel hükümler içerebilmektedir. Memurluğun bir meslek olarak kabul edilmesi, memurların idare karşısındaki durumlarının önceden hukuk kuralları ile genel ve nesnel olarak düzenlenmesini gerektirmektedir.
Memurluk Mesleğinin Düzenlenmesi
Anayasaya göre, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, ödev ve yetkileri, hak ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir.
İdare tarafından kullanılacak görevliler; hem sayıları yönünden hem de nitelikleri açısından yasama organının denetimi altındadır. Bir kurumun kullanacağı görevlilerin sayısı “kadro" ile belli olur (Gözübüyük-Tan, 1998, s.599). Kadro, hem sayıyı gösterir, hem de kullanılacak görevlinin niteliğini belirler. Kadrosuz memur çalıştırılamaz. Ancak, memurun memuriyet statüsü devam ederken bazen kadrosuz duruma düşebilmektedir. Bunun tipik örneği, çalıştığı kamu kurum veya kuruluşu ile onların yürüttüğü hizmetin yeniden düzenlenmesi sonucu, kişiye bağlı olmaksızın bazı kadroların kaldırılmasıdır.
Kadro: Kamu hizmetlerinin yürütülmesini sağlamak üzere memurun atandığı belirli yetki, hak, ödev ve sorumlulukla donatılmış görev yeri olarak tanımlanmaktadır.
Anayasa Mahkemesine göre; “Kadro, kamu kurum veya kuruluşunun genel hizmet planı içinde belli bir görev yerini temsil eder”. Bakınız. Anayasa Mahkemesi, Esas.1965/32, Karar. 1966/3, Anayasa Mahkemesi Kararlar Dergisi, S.4, s.52.

Kadro ihdas ve iptal yetkisi, bir yandan personel hukukunu, diğer yandan da bütçe rejimini yakından ilgilendirmektedir. Kadro genellikle iki yoldan saptanır: Birinci yol yasa çıkarmaktır. İkinci yol ise İdarî karar almaktır. Bütçesi TBMM tarafından kabul edilen İdarî kurum ve kuruluşların kadroları yasa ile belirlenir. Bütçeleri İdarî organlar tarafından kabul edilen İdarî birimlerin kadroları ise Norm kadro esaslarına göre İdarî kararla belirlenmektedir.
Memurluk mesleğine ilişkin İdarî düzenlemeyi, Devlet Personel Başkanlığı yapacaktır. Çünkü Devlet Personel Başkanlığı, kamu görevlilerinin istihdamının merkezi bir kurul tarafından yönetilmesi amacıyla kurulmuştur ve Başbakanlığa bağlı olarak görev yapmaktadır.
Norm Kadro: Kuruluşun belirlenen amacına ulaşabilmesinin İhtiyaç duyulan personel sayısının nitelikleri İtibariyle belirlenmesi, personelin temin edilmesi, muhafazası ve geliştirilmesini içeren bir süreçtir.

Sınıflandırma: Devlet memurlarını görevlerinin gerektirdiği niteliklere ve mesleklere göre sınıflara ayırmaktır.
Kariyer: Devlet memurlarına, yaptıkları hizmet için lüzumlu bilgilere ve yetişme şartlarına uygun şekilde sınıfları içinde en yüksek derecelere kadar ilerleme imkanı sağlamaktır.
Memurluk Mesleğinin Temel İlkeleri
Memurluk mesleğinin temel ilkeleri, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 3. maddesinde açık biçimde sayılmıştır. Bu maddeye göre memurluk mesleğinin temel ilkeleri şunlardır: Sınıflandırma ilkesi, kariyer ilkesi ve liyakat ilkesi.
Sınıflandırma İlkesi
Devlet Memurları Kanununa göre sınıflandırma, devlet memurlarını görevlerinin gerektirdiği niteliklere ve görevlere göre kümelere ayırmaktır. Sınıflandırma, memurların yürüttükleri hizmet karşılığında alacakları ücret açısından önem taşımaktadır (Giritli-Bilgen-Akgüner, 2001, s.411; Gözübüyük-Tan, 1998, s.602).
657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 36. maddesinde, memurların sınıfları sayılarak belirtmiştir. Bu sınıflar şunlardır: Genel idâre hizmetleri sınıfı: Devlet Memurları Kanununun uygulandığı kurumlarda yönetim, yürütme, büro ve benzeri hizmetleri görenler ve başka sınıfa girmeyenler genel idâre hizmetleri sınıfını oluştururlar. Teknik hizmetler sınıfı: Mühendis, kimyager ve benzeri teknik ve meslek unvanına sahip meslekî ve teknik elemanların oluşturduğu sınıftır. Sağlık hizmetleri ve yardımcı sağlık hizmetleri sınıfı: Sağlık hizmetlerinde meslekî eğitim görerek yetişenlerle bunlara yardımcı olanlar, sağlık hizmetleri ve yardımcı sağlık hizmetleri sınıfını oluşturur. Eğitim ve öğretim sınıfı: Öğretmenler oluşturmaktadır. Avukatlık hizmeti sınıfı: Barolara yazılı ve kurumlarını yargı yerlerinde temsil yetkisi olan avukatlar tarafından oluşturulmaktadır. Din hizmetleri sınıfı: Özel kanunlarına göre dini eğitim görmüş ve dini hizmet yapanlar, din hizmetleri sınıfını oluşturmaktadırlar. Emniyet hizmetleri sınıfı: Özel kanunlarına göre çarşı ve mahalle bekçisi, polis, komiser muavini, komiser, başkomiser emniyet müfettişi, polis müfettişi, emniyet âmiri ve emniyet müdürü ve emniyet müdürü sıfatını kazanmış emniyet mensubu memurları kapsar. Yardımcı hizmetler sınıfı: Her türlü yazı ve dosya dağıtmak, toplamak, iş sahiplerini karşılamak, yol göstermek, hizmet yerlerini temiz tutmak, gibi görevleri yapanlar, yardımcı hizmetler sınıfını kapsamaktadır. Mülkî idâre âmirliği hizmetleri sınıfı: Vâli, kaymakam ve maiyet memurlarını kapsamaktadır. Millî istihbarat hizmetleri sınıfı: MIT kadrolarında çalışan görevliler veya bu teşkilat emrinde çalışanlardan özel kanunlarında gösterilen veya Başbakanlıkça belirlenen görevleri yapanların oluşturduğu sınıftır.
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, bir yandan bu sınıfları belirlerken öte yandan da her sınıf için verilen kadrolarda çalıştırılacak kişilerde aranacak öğrenim, yabancı dil, çeşitli alanlardaki özel beceri gibi özel niteliklerin belirlenmesini, yasalara ve özellikle kuruluş yasalarına dayanılarak çıkarılacak yönetmeliklere bırakmıştır.
Kariyer İlkesi
Kariyer, memurların yaptıkları hizmetler için gerekli bilgilere ve yetişme koşullarına uygun biçimde, kendi sınıfları içinde en yüksek derecelere kadar ilerleme imkânına sahip olmalarını ifade eder (Günday, 2003, s.514). Kariyer sistemi, kıdemi esas alır.
Her sınıf içinde çeşitli dereceler bulunmaktadır. Derece, belli bir sınıf içinde görevin önem ya da sorumluluğun artışı sonucunu da doğuran bir yükselme adımıdır. Kariyer sisteminin temel özellikleri şunlardır (Tortop, 1999, s.91): 1) Kariyer sisteminde personelin hukuksal yapısı tek yanlı genel düzenleyici işlemlerden doğan bir durumla belirlenir. 2) Uzmanlaşma, kariyer ilkesinin temel öğelerinden bi-

risidir. 3) Kıdeme, liyakate ve ehliyete önem verilir. 4) Kariyer ilkesi, devamlı ilerlemeye ve yükselmelere paralel bir ücret sisteminin uygulanmasını zorunlu kılar. 5) Kariyer ilkesi, memurun sosyal ve parasal haklar açısından güvenceli bir düzene sahip olmasını gerektirir.
Liyakat İlkesi
Anayasa Mahkemesi’ne göre liyakat, “...bir göreve layık olmayı, görevin gerektirdiği nitelikleri ve yetenekleri taşımayı ifade eder...’’. Liyakat, memurluğa girmeyi, sınıflar içinde ilerleme ve yükselmeyi ve görevin sona erdirilmesini yetenek esasına dayandırmak ve böylece memurları güvenceye sahip kılmaktır.
Anayasa Mahkemesi kararı için bakınız. Anayasa Mahkemesi, Esas. 2001/346, Karar. 2003/63- http://www.anayasa.gov.tr/Kararlar Bilgi Bankası/13-02.2006.
Liyakat sistemi (Güran, 1980, s.123), toplumda ve idârede eşitliğin, hakkaniyetin, açıklığın, dürüstlüğün, çalışkanlığın, yarışma ve hak etmenin, “hukuki yollardan” hakkını aRama ve elde edebilmenin, kişilerin siyâsal ve diğer sübjektif yargılardan kendilerini arındırarak “kamu yararı” doğrultusunda kamu hizmetlerine alınmalarını ifade eder. Liyakat sistemi (Giritli-Bilgen-Akgüner, 2001, s.392) yansızlık, objektiflik ve fırsat eşitliği ilkelerinin güç kazanmasına ve yerleşmesine katkıda bulunma etkisine sahiptir.
Liyakat sisteminin ilkeleri şöyle sıralanabilir: 1) Memur alımında yaklaşım, toplumun tüm kesimlerinin temsilini sağlamaya yönelik olmalıdır. 2) Tüm adaylar ve memurlar; yansız, önyargısız, eşit ve hakça muamele görmelidir. 3) Tüm kamu görevlileri, karakter ve davranış üstünlüğüne ve kamu yararı bilincine sahip olmalıdır. 4) Kamu görevlilerinin oluşturduğu insan gücü, etkin ve verimli bir biçimde kullanılmalıdır. 5) Kamu görevlileri, Keyfî işlemlerle, kişisel kayırıcılığa veya partizan amaçlı baskılara karşı korunmalıdır. 6) Resmî bilgi ve belgeleri, yasalar çerçevesinde açıklamasından dolayı, memurların aleyhlerinde işlem yapılması hâlinde bir takım güvencelerle memurlar korunmalıdır. 7) Eş değerli işe, eş değerli ücret ödenmelidir.
Liyakat: Kamu hizmet ve görevlerine girmeyi, sınıflar içinde ilerleme ve yükselmeyi, görevin sona erdirilmesini liyakat sistemine dayandırmak ve bu sistemin eşit imkanlarla uygulanmasında Devlet memurlarına güvence sağlamaktır.
Liyakat sisteminin temel ilkelerini sayabilir misiniz?
Memurluğa Giriş
Memur Olmanın Şartlan
İdare, çalıştırmak üzere memur alırken üç temel ilKeye uymak zorundadır. Bu ilkeler şunlardır (Gözübüyük, 2004, s.200): Serbestlik, eşitlik ve görevin gerektirdiği niteliklerin dışında başka bir nitelik aranmaması.
Memur olma kişinin isteğine bağlıdır. Serbestlik ilkesi gereği hiçbir kimse, ken-
Serbestlik İlkesi: Memur olmanın kişinin isteğine bağlı olması, hiç kimsenin isteği dışında memur olmaya zorlanamamasıdır.
di isteği dışında memur yapılamaz. Eşitlik ve görevin gerektirdiği niteliklerden başka niteliklerin aranmaması ilkeleri, 1982 Anayasasının 70. maddesinde, “her Türk, kamu hizmetlerine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada, ödevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayırım gözetilmez’’ hükmüyle güvence altına alınmıştır.
Kamu hizmetlerinin iyi bir biçimde yürütülebilmesi için memur alımma, genel koşulların yanında özel koşullar da konabilir. Genel koşullar, Devlet Memurları Kanununda belirlenmiştir. Bu genel koşullar şunlardır (madde 48): Vatandaşlık: Memurluğa giriş, kamu hizmetine girme anlamına gelir. Bundan dolayı, memur ol-
Eşitlik İlkesi: Memurluğa girişte, görevin gere ktirdiği nitelikler dışında bir ayırım yapılmayarak aynı hukuki durumda olanlara aynı hu-kukiişlemlerln uygulanmasıdır.

mak için öncelikle Türk vatandaşı olmak gerekir. Çifte vatandaşlığa sahip Türkler, memur olabilirler. Yabancı uyruklular, Türk soylu olsalar bile devlet memuru olamazlar. Yaş: 18 yaşını dolduranlar memur olabilir. İstisna olarak, 15 yaşını dolduran ve bir meslek veya sanat okulunu bitiren kişiler, ilgili meslek ve sanatı icra edebilmeleri için yargı kararıyla reşit olduktan sonra memur olabilirler. Zorunlu emeklilik yaşı memur olmaya engeldir. Ancak, memurluğa ya da diğer kamu görevlerine girmenin özel koşulları arasında, üst yaş sınırı konabilir. Öğrenim durumu: İlköğretim mezunu olmak gerekir. Kamu haklarından kısıtlı bulunmamak: Yurttaşların kamu hizmetlerinin yürütülmesine katılımını sağlayan haklara kamu hakları denir. Kamu hakları bir yargı kararı ile elinden alınanlar, devlet memuru olamazlar (Damar, 1993, s.190). Mahkumiyet: Devlet memuru olabilmek için bazı suçlardan mahkum olmamak gerekir. Bu suçların neler olduğu, Devlet Memurları Kanununun 48. maddesinde gösterilmiştir. Buna göre; Türk Ceza Kanununun 53. maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğRamış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihâleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından dolayı hükümlü bulunanlar, devlet memuru olamazlar. Askerlik: Bir kimsenin memur olabilmesi için askerlikle ilgisinin bulunmaması ya da askerlik çağına gelmemiş olması veya askerlik çağına gelmişse, askerliğini yapmış ya da haklı gerekçelerle erteletmiş olması gerekir. Sağlık: Engellilerin devlet memurluğuna alınma koşullarını düzenleyen Devlet Memurları Kanununun 53. maddesinin hükümleri saklı kalmak koşuluyla; bir kimsenin memur olabilmesi için görevini yapmasına engel bir akıl hastalığının bulunmaması gerekir.
Bazı memurluklara girebilmek için bu genel koşullara ek olarak bazı özel koşullar da aranmaktadır. Bu özel koşulların getirilmesi, Anayasaya aykırı olmamak koşuluyla, yasa koyucunun takdirine bırakılmıştır.
Memur olmanın genel koşulları nelerdir?
Memur İhtiyacının Belirlenmesi ve Duyurulması
İdarenin memur ihtiyacı genellikle iki biçimde ortaya çıkmaktadır: Birincisi, yeni bir kamu hizmeti (kamu tüzel kişiliği) kurulması ya da yürütülmekte olan bir hizmetin genişletilmesi sonucu yeni kadrolara ihtiyaç duyulmasıdır. İkincisi ise; emeklilik, ayrılma, ölüm ve yükselme gibi nedenlerle kadroların boşalmasıdır. İdare boşalan kadrolarını içten ya da dıştan doldurma yollarından birini tercih eder.
Boş kadroların dıştan doldurma yöntemine başvurulduğunda idarenin açık olan kadroları, aranan (atanacak) görevlinin niteliklerini, başvurma süresini ve sınavın yapılacağı günü kamuoyuna duyurması gerekir. Devlet memuru olarak atanacakların düzenlenecek sınava girmeleri ve sınavda başarılı olmaları zorunludur. Sınavsız girilecek görevler ve uygulanacak esaslar, Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak bir yönetmelikte gösterilir.
Kadroların içten doldurulmasında kamuoyuna duyurulmasına gerek yoktur. İdare, memurluğa giriş derecesinin dışındaki kadrolarını, duyurma yapmadan “naklen atama’’ yoluyla da doldurabilir. İçten doldurmalarda, öncelikle kadrosu kaldırılan memurların durumu dikkate alınmalıdır.

Memur Ahmmda Sınav Yöntemi
Memur alımmda eşitlik ve liyakat ilkelerini gerçekleştiren araç, sınavdır (Gözübü-yük, 2004, s.203). Sınavlar, yeterlilik ve yarışma sınavı olarak ikiye ayrılır.
Türkiye’de merkezi sınav sistemiyle memur alımı ilkesi benimsenmiş ve merkezî memur alımı sınavını yapma yetkisi Devlet Personel Başkanlığına verilmiştir. Devlet Personel Başkanlığı bu yetkisini ÖSYM’ye sınavları yaptırarak kullanmaktadır.
İlk defa Devlet memuru olarak atanacakların, Devlet Personel Başkanlığı tarafından düzenlenen sınava girmeleri ve bu sınavda başarılı olmaları zorunludur. Ancak bazı görevlere sınavsız atanmak da mümkündür. Sınavsız girilebilecek memurluklar da tıpkı sınavla girilebilecek memurluklarda olduğu gibi Devlet Personel Başkanlığı tarafından hazırlanacak bir yönetmelikle (Kamu Görevlerine İlk Defa Atanacaklar İçin Yapılacak Sınavlar Hakkında Genel Yönetmelik) düzenlenmektedir.
Adaylığa Alınma
Memurluğa giriş sınavını kazanan memur aday adayları, sıraya göre ilan edilen kadrolara ilgili idârece önce aday olarak alınırlar. Memur adayları, bu adaylık süresi içinde hem denenirler, hem de yetiştirilirler. Adaylık süresi en çok 2, en az 1 yıldır. Adaylık süresince görev yeri değiştirilemez.
Temel ve hazırlayıcı eğitim ile staj dönemlerinin bitiminde başarısız olanlarla, adaylık süresi içinde memurlukla bağdaşmayacak durum ve davranışları saptananların, göreve devamsızlıkları görülenlerin disiplin âmirlerinin teklifi ve atamaya yetkili âmirin onayı ile görevlerine son verilir.
Adaylık süresi içinde veya sonunda görevine son verilen aday memurlar, Devlet Personel Başkanlığına bildirilirler. Bunlar üç yıl süre ile memurluk için başvu-Ramazlar, başvursalar bile memurluğa alınmazlar. Adaylık süresi sonunda memurlar, yeterlik sınavına ve denemeye tâbi tutulur.
Aday Memur: ilk defa Devlet memurluğuna atanacaklar için uygulanan merkezi sınavı kazanarak temel, hazırlayıcı eğitim ve staja tabi tutulmak üzere kamu kurum ve kuruluşlarına atananları belirtir.
Atama
Adaylık süresini başarıyla tamamlayan adaylar asil memur olarak atanır. Bir kimsenin bir göreve atanması, “atama” denen bir idârî işlemle olur (Gözübüyük, 2004, s.204). 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda sık sık “atamaya yetkili âmir” terimi geçmektedir. Ancak bu yetkili âmirlerin kimler olduğu, Devlet Memurları Kanununda belirtilmemiştir.
Memurların yer değiştirme suretiyle atanmalarına ilişkin kurallar, yönetmelikle düzenlenmiştir. Atama işlemi yapıldıktan sonra ilgiliye duyurulur. İlgilinin de yasal süre içinde görevine başlaması gerekir (md.62). Aynı yerde göreve başlayanların atama emrinin kendilerine duyurulduğu günü izleyen gün, başka yerdeki göreve atananların ise 15 gün içinde görev yerine hareket etmeleri ve yol süresini izleyen gün işe başlamaları gerekir. Memurlara yollukları verilmeden atama emri bildirilmez.
İlk kez ya da yeniden göreve atananlardan belge ile kanıtlanabilir zorlayıcı bir neden olmaksızın süresi içinde göreve başlamayanların atama işlemi bozulur. Bunlardan zorlayıcı nedenlerle de olsa, sürenin bitimini izleyen iki ay içinde göreve başlamayanların da atama işlemi, atamaya yetkili üst tarafından iptal edilir.
Başka bir yerdeki göreve atanan memurlara işe başlamaları için yasal süreye ek olarak on günlük aylıksız bir süre daha tanınır. Bu süre içinde de zorunlu nedenler olmadan göreve başlamayanlar görevden çekilmiş sayılırlar.
Atama: idarenin tek yanlı iradesi ile hukuki sonuçlar doğuran, kurucu, yenilik doğurucu, icrai- îdâri işlemdir.
Asli Memur: Adaylık süresi içinde temel, hazırlayıcı eğitim ve staj dönemlerinde başarılı olan ve bu süre içinde disiplin cezası almayarak adaylığı kaldıran memurluktur.
Zorlayıcı Nedenler: Önceden göz önüne alınmasına ve bunun sonucu olarak ortadan kaldırılmasına olanak bulunmayan ve dış bir etkiden ileri gelen olaydır.

Memurlarm Hizmet İçinde Yetiştirilmesi
Hizmet İçi Eğitim
Hizmet içi eğitim; hizmetin içinde yapılan, görevliye, hizmetle ilgili bilgileri veren, beceri kazanmasını sağlayan, sistemli bir eğitim veren etkinliktir (Bensghir, 1995, s.326). Hizmet içi eğitimde sorumluluk, kural olarak kurumlara bırakılmıştır (Gözübüyük, 2004, s.207). Eğitim progRamlarının hazırlanmasında ve uygulanmasında yol göstermek, hizmet içi eğitim alanında eşgüdümü sağlamak ve eğitim etkinliklerini denetlemek, Devlet Personel Başkanlığı’na aittir.
Hizmet İçi Eğitimin Yürütülmesi
Hizmet içi eğitim iki biçimde verilir: Kurumsal düzeyde eğitim ve kurumlararası eğitim. Kurumsal düzeyde eğitim, kurumların eğitim birimlerince ya da eğitim merkezlerince yapılmaktadır. Kurumlar kurumsal düzeyde eğitimi Türkiye ve Ortadoğu Amme îdâresi Enstitüsünün yardım ve işbirliği ile de sürdürmektedirler. Kurumlararası hizmet içi eğitimi Türkiye’de yürüten tek kuruluş, Türkiye ve Ortadoğu Amme îdâresi Enstitüsü’dür.
Memurlarm Ödev ve Yükümlülükleri
Devlet memurlarının ödev ve yükümlülükleri şunlardır: Anayasa, yasa ve devlete bağlılık, kişisel olarak ve kesintisiz hizmet (işbaşında bulunma) borcu, emirlere uyma ve hukuka aykırı emir, tarafsızlık yükümlülüğü, mal bildiriminde bulunma yükümlülüğü, uyumlu giyinme, davranış ve işbirliği yükümlülüğü, görev yerinde oturma yükümlülüğü, resmî belge, araç ve gereçleri geri verme yükümlülüğü.
Grev: Toplu iş sözleşmesinin yapılması sırasında uyuşmazlık çıktığında işçilerin topluca çalışmayarak iş yerinde faaliyeti durdurmak veya işin niteliğine göre önemli ölçüde aksatmak amacı ile aralarında anlaşarak ya da bir kuruluşun aynı amaçla çalışmaları için verdiği karara uyarak işi bırakmalarıdır.
Memurlara Konan Yasaklar
Memurlara konan yasaklar şunlardır: Başka görev alma yasağı, toplu eylemlerde bulunma, birlikte çekilme ve grev yasağı, ticaret ve kazanç getirici faaliyetlerde bulunma yasağı, hediye ve çıkar sağlama yasağı, siyâsal partilere girme yasağı, kitle iletişim araçlarına bilgi veya demeç verme ve gizli bilgileri açıklama yasağı, ayrıldığı kuruma karşı görev alma yasağı.
Memurlara Sağlanan Haklar
Memurlara yükletilen yükümlülükler karşısında, yurttaş olma sıfatıyla sahip oldukları hakların dışında, kendilerine bir takım haklar ve hukuki çıkarlar da tanınmıştır (Giritli, 1975, s.332). Bu haklar ve hukuksal çıkarlar, kişilerin memur olmalarından kaynaklanmaktadır. Bu hak ve ayrıcalıkların amacı, memurları diğer bireylerden üstün duruma getirmek değil, memurların görevlerini eksiksiz yerine getirebilecekleri bir ortam sağlamaktır. Bu hakları şöyle sıralamak mümkündür; güvenlik hakkı, hizmet hakkı, dava ve şikâyet hakkı, izin hakkı, aylık hakkı, yolluk hakkı, çeşitli sosyal haklar, sendika hakkı ve son olarak dernek kurma veya kurulmuş derneklere üye olma hakkı.
Memurlarm Değerlendirilmesi
Değerlendirmenin Amacı
Değerlendirme, memurun görevinde başarılı olup olmadığı konusunda bir yargıya varma işlemidir. Değerlendirme, hem memur açısından, hem de onu çalıştıran idâ-re açısından önem taşımaktadır. Değerlendirme bir yandan memurla ilgili birçok

kararın alınmasında bir araç olarak kullanılmakta, diğer yandan da memura kendi durumunu belirleme, aksayan yönlerini düzeltme olanağı sağlamaktadır.
Memur Bilgi Sistemi ve Özlük Dosyası
657 sayılı Kanunun 109. maddesine göre memurlar, Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası esas alınarak kurumlarınca tutulacak personel bilgi sistemine kaydolunurlar. Her memur için bir özlük dosyası tutulur.
Özlük dosyasına, memurun mesleki bilgileri, mal bildirimleri; varsa inceleme, soruşturma, denetim raporları, disiplin cezaları ile ödül ve başarı belgesi verilmesine ilişkin bilgi ve belgeler konulur.
Memurların başarı, yeterlik ve ehliyetlerinin tespitinde, kademe ilerlemelerinde, derece yükselmelerinde, emekliye ayrılmalarında veya hizmetle ilişkilerinin kesilmesinde, hizmet gerekleri yanında özlük dosyaları göz önünde bulundurulur.
Özlük dosyalarının tutulma esasları ile özlük dosyalarında yer alacak belgelere ilişkin usûl ve esaslar Devlet Personel Başkanlığınca belirlenir.
Özlük Dosyası: Memurların başarı derecelerinin ölçülmesi amacıyla, her türlü durumlarının işlendiği dosyadır.
Memurlarm Ücret Rejimi ve Yükselmeleri
Devlet Memurları Kanununun Öngördüğü Ücret Rejiminin Özellikleri
657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, barem sisteminin aksayan yönlerini düzeltmek ve yeni bir ücret düzeni getirmek için çıkarılmıştır. Devlet Memurları Kanununun benimsediği ücret rejiminin özellikleri arasında, memurlara tek ücret ödenmesi, ücretlerin açıklık kazanması, ödenen ücretlerde denklik sağlanması, tüm hizmet sınıflarına aynı gösterge tablosunun uygulanması, ücretlerin değişen katsayıya göre saptanması gibi hususlar vardır.
Kademe İlerlemesi
Görevinde veya rütbesinde bir değişiklik olmadan, memurun belli bir hizmet süresini doldurması, yeteneğini göstermesi ve olumlu sicil alması durumunda, aylık açısından ilerlemesine kademe ilerlemesi denir. Bu tür ilerlemeye yatay ilerleme de denmektedir (Giritli-Bilgen-Akgüner, 2001, s.540). Kademe ilerlemesinin yapılması konusunda idâreye tanınan yetki, bağlı yetkidir ve kademe ilerlemesi kendiliğinden olur. Devlet Memurları Kanununun 64. maddesine göre kademe ilerlemesinin yapılmasının koşulları şunlardır: Bulunduğu kademede en az bir yıl çalışmış olması, bulunduğu derecede ilerleyebileceği bir kademenin bulunması.
Kademe İlerlemesi: Görev ve unvanında değişiklik olmaksızın memurun belirli bir hizmet süresi ve yeteneğini göstermesi hâlinde aylıkça ilerlemesidir.
Derece Yükselmesi
Derece yükselmesinde memur, bulunduğu hiyerarşi içinde ilerler ve bulunduğu dereceden bir üst dereceye geçer. Buna “rütbe yükselmesi” veya “diKey yükselme” de denir. Bu tür yükselmede, memurun görev ve sorumluluğunda artış olur (Gözübüyük-Tan, 1998, s.635-636). Devlet Memurları Kanununun 68. maddesine göre memurun derecesinin yükselmesi şu koşullara bağlıdır: Üst derecede boş bir kadronun bulunması, içinde bulunduğu derecede, bir yılı üçüncü kademede olmak üzere üç yıllık bekleme süresinin dolması, üst derece kadronun verdiği görevin gerektirdiği niteliklere sahip olması.

Memurlar Hakkrnda Disiplin Soruşturması
Uyarma: Memura, görevinde ve davranışlarında daha dikkatli olması gerektiğinin yazı ile bildirilmesidir.
Kınama: Memura, görevinde ve davranışlarında kusurlu olduğunun yazı ile bildirilmesidir.
Aylıktan Kesme: Memurun, brüt aylığından 1/30-1/8 arasında kesinti yapılmasıdır.
Kademe İlerlemesinin Durdurulması: Fiilin ağırlık derecesine göre memurun, bulunduğu kademede ilerlemesinin 1-3 yıl durdurulmasıdır.
Devlet Memurluğundan Çıkarma: Bir daha Devlet memurluğuna atanmamak üzere memurluktan çıkarmaktır.
Disiplin Cezası: Mevzuatın öngördüğü düzen kurallarına uymama hâlinde uygulanan ve kamu görevlerinin gereği gibi görülebilmesi için görevliler hakkında uygulanan cezalardır.
Disiplin Suç ve Cezalarmm Çeşitleri
Devlet memurlarına verilecek disiplin cezaları ile her bir disiplin cezasını gerektiren fiil ve hâller 657 sayılı Kanunun 125. maddesinde ayrıntılı biçimde düzenlenmiştir. Anılan maddede öngörülen disiplin cezaları şunlardır: Uyarma, kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesinin durdurulması ve devlet memurluğundan çıkarma.
Yetkili Makam
Bazı disiplin suçlarına karşılık gelen disiplin cezalarını, disiplin âmiri gerekli soruşturmayı yaptıktan sonra tek başına vermektedir. Uyarma, kınama veya aylıktan kesme gibi disiplin cezalarını disiplin âmirleri tek başlarına vermektedirler. Kademe ilerlemesinin durdurulması cezasının verilmesinde disiplin âmiriyle birlikte disiplin kurulu yetkili kılınmıştır. Bu cezanın verilebilmesi için disiplin âmirinin yetkili disiplin kuruluna başvurması, disiplin kurulundan da başvuru doğrultusunda bir karar çıkması gerekmektedir. Çok ağır olan disiplin suçlarının ilgili idârenin iç düzeninde oluşturduğu bozulmanın giderilmesi, ancak suçu işleyen memur ile idâ-re arasındaki ilişkinin geçici veya sürekli olarak kesilmesiyle giderilebilir.
Disiplin Soruşturmasında Usûl
Memurluktan çıkarma cezasını gerektiren suçlarda, suçun öğrenilmesinden itibaren altı ay, diğer disiplin suçlarında ise bir ay içinde soruşturmaya başlanılmalıdır. Suçun işlenmesinden itibaren iki yıl içerisinde de disiplin cezası verilmelidir. Aksi hâlde disiplin suçu zaman aşımına uğRamaktadır.
Soruşturulan memurun savunma hakkı vardır ve bu hak Anayasa tarafından güvence altına alınmıştır. Savunması alınmadan disiplin cezası verilemez. Savunma yapma süresi 7 günden az olamaz; verilen süre içinde savunma yapmayan memur savunma hakkından vazgeçmiş sayılır. 657 sayılı Kanunun 129. maddesinin II. fıkrasına göre hakkında çıkarma cezası istenen memur soruşturma kâğıtlarını inceleme, tanık dinletme, sözlü ve yazılı savunma yapma ya da vekil eliyle yaptırma hakkına sahiptir.
Disiplin Kararlarma Karşı Başvuru Yolları
Hukuk düzenimiz, disiplin cezalarına karşı iki türlü başvuru yolu öngörmüştür: Bunlar, idârî başvuru yolları ve yargısal başvuru yollarıdır. Her iki başvuru yolu da 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu tarafından memurlar için öngörülmüştür.
Disiplin hukukunda bireylerin hak ve özgürlüklerini güvence altına almak için geliştirilmiş bulunan idârî başvuru yolları, diğer idârî başvurulardan ayrı düzenlenmiştir. Disiplin amirlerinin verdiği uyarma, kınama ve aylıktan kesme cezalarına karşı memur, disiplin kuruluna, kademe ilerlemesinin durdurulması cezasına karşı yüksek disiplin kuruluna itiraz edilebilir (idârî başvuru yapılabilir). Süre, ilgiliye tebliğden itibaren 7 gündür. Süresi içinde itiraz edilmeyen disiplin cezalan îdâri açıdan kesinleşir. Bu sürelere uyulmadan yapılan söz konusu başvurular, hukuki sonuç doğurmaz.
Anayasanın 129. maddesindeki ve Devlet Memurları Kanununun 136. maddesindeki yapılan değişikliklerden sonra, devlet memurları açısından yargı denetimine tabi olmayan disiplin cezası kalmamıştır.
Disiplin cezalarına karşı itiraz mümkün müdür?

Memurlarm Malî Sorumluluğu
Memurların, üstlendikleri kamu görevlerini yerine getirirlerken kamu hizmetlerinin ilke ve kurallarına ya da memur konumundan doğan borçlarına aykırı davranarak, bazı zararlara yol açma ihtimalleri vardır. Bu doğrultuda memurların yaptıkları işlem veya eylemler, hem kişilere hem de idâreye zarar verebilir. Bu açıdan memurların mâlî sorumluluklarını ikiye ayırarak incelemek gerekmektedir. Bunlar; memurun bireylere karşı mâlî sorumluluğu ve memurun idâreye karşı mâlî sorumluluğudur.
Memurun Bireylere Karşı Mâlî Sorumluluğu
Memurlar, görevleriyle ilgisi olmayan kişisel eylem veya işlemleri sonucunda bireylere verdikleri zarardan dolayı, özel hukuk hükümlerine göre sorumludurlar. Dolayısıyla herhangi bir kamusal güvenceden yararlanamazlar.
Fakat memurun görevini yerine getirirken veya kamusal yetkisini kullanırken bireylere verdiği zararlardan dolayı sorumluluğu farklı hükümlere tabidir. 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu, memurlar için sınırlı bir güvence sistemi getirmiştir. Anayasanın ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun getirdiği bu sistem, hem memuru, hem de memurun işlem veya eylemlerinden zarar gören bireyleri koruyan bir sistemdir. Bu düzenlemeler sayesinde, bireyler, karşılarında ödeme gücü bulunan idâreyi bulmakta, memurlar ise bireylerin dava açma tehdidinden kısmen de olsa uzaklaşmaktadırlar. Devlet Memurları Kanununun 13. maddesi ise memurların hizmetten ayrılamayan görevsel kusurları için açılan tazminat davalarında uygulanmaktadır.
Memurların ve diğer kamu görevlilerinin, üstlendikleri kamu hizmetinin gerektirdiği yetkileri kullanırken kin, garez, husumet gibi duygularla hareket etmeleri veya suç işlemeleri durumunda ortaya çıkan kusura, “hizmetten ayrılabilen kusur” denmektedir. Memurların ve öteki kamu görevlilerinin hizmetten ayrılabilen kişisel kusurlarından dolayı açılan tazminat davalarına adliye mahkemelerinde bakılmıştır (Gözübüyük, 2004, s.241).
Kişisel Kusur: Hizmetle ve görevle doğrudan doğruya ya da dolaylı hiçbir ilgisi olmayan, hukukun kamu görevlisi olsun ya da olmasın herkese yüklediği genel ödevlere aykırı eylem ve davranışlardır.
Memurun İdâreye Karşı Mâlî Sorumluluğu
Devlet Memurları Kanununun 12. maddesine göre; Devlet memurunun kasıt, kusur, ihmal veya tedbirsizliği sonucu idâre zarara uğratılmışsa, bu zararın ilgili memur tarafından rayiç bedeli üzerinden ödenmesi esastır.
Zararların ödettirilmesinde bu konudaki genel hükümler uygulanır. Ancak fiilin meydana geldiği tarihte en alt derecenin birinci kademesinde bulunan memurun brüt aylığının yarısını geçmeyen zararlar, kabul etmesi hâlinde disiplin âmiri veya yetkili disiplin kurulu kararma göre ilgili memurca ödenir.
Hükümden de anlaşılacağı üzere, idâre memura karşı tazminat alacaklarını re’sen icra yetkisini kullanarak tahsil edemez. îdârenin memurdan elde edemediği tazminat isteklerini karşılamak için adliye mahkemelerinde tazminat davası açması gerekmektedir.
Memurluk Statüsünde Kısıntı Yapan Durumlar
Memurun hizmet etme hak ve yükümlülüğünde kısıtlama yapan iki durum vardır. Bunlar, kadro açığı ve görevden uzaklaştırma durumlarıdır.

Görevden Uzaklaştırma:
Devlet kamu hizmetlerinin gerektirdiği hâllerde, görevi başında kalmasında sakınca görülecek Devlet memurları hakkında alınan ihtiyati bir tedbirdir.
Kadro Açığı
“Kadro açığı” terimiyle kadrosu kaldırılan fakat memurluk statüsünden henüz çıkarılmamış bulunan memurların durumu anlatılır. Bu durum, genellikle boş olmayan bir kadronun kaldırılmasıyla ortaya çıkar. Devlet Memurları Kanununun 91. maddesine göre kadrosu kaldırılan memurlar, en geç altı ay içinde kendi kurum-larında niteliklerine uygun bir kadroya atanırlar. Bu memurlar, kurumlarında atama imkânı bulunmaması hâlinde aynı süre içinde başka bir kurumdaki kadrolara atanmak üzere Devlet Personel Başkanlığına bildirilir. Bunlar, atama işlemi yapılıncaya kadar kurumlarında niteliklerine uygun işlerde çalıştırılır ve yeni bir kadroya atanıncaya kadar eski kadrolarına ait malî haklardan ve sosyal yardımlardan yararlanmaya devam ederler.
Görüldüğü gibi kadrosu kaldırılan memurların haklarında ve yükümlülüklerinde bir değişiklik yoktur. Sadece görevlerinde bir kısıntı meydana gelmektedir (Giritli-Bilgen-Akgün, 2001, s.603-605).
Görevden Uzaklaştırma
Görevden uzaklaştırma, memurların ceza veya disiplin soruşturması ile karşı karşıya kalmaları durumunda, görevi başında kalmalarında sakınca bulunması hâllerinde uygulanan geçici önlemdir (Altay, 2004, s.1-9).
Devlet Memurları Kanununun 137. maddesine göre “görevden uzaklaştırma, Devlet kamu hizmetlerinin gerektirdiği hâllerde, görevi başında kalmasında sakınca görülecek Devlet memurları hakkında alman ihtiyati bir tedbirdir. Görevden uzaklaştırma tedbiri, soruşturmanın herhangi bir safhasında da alınabilir..’
Görevden uzaklaştırma önlemi, nedene bağlı bir işlem olarak yapılır. Bir başka deyişle, idârenin bu konudaki takdir yetkisi geniş değildir. Bir memurun görevinden uzaklaştırılabilmesi için kamu hizmetlerinin gerektirdiği durumların var olması ve görevi başında kalmasında sakınca görülmesi (örneğin aleyhine olan delilleri karartma tehlikesinin bulunması) gerekir. Aksi hâlde, memur hakkında görevden uzaklaştırma kararı alınamaz.
Memurluğun Sona Ermesi
Memurluğu sona erdiren nedenler, Devlet Memurları Kanununda şöyle sıralanmıştır: Çekilme, çekilmiş sayılma, çıkarılma, memur olmanın koşullarında eksiklik, bağdaşmazlık, emeklilik ve ölüm. Bu nedenlerden herhangi biri gerçekleşirse, memurluk sona erer.
KAMU GÖREVLİLERİ HAKKINDA CEZA SORUŞTURMASI
Ceza hukuku, kamu görevlileri için özel hükümler getirmiştir. Çünkü, kamu görevlisi olmak, ceza hukukunda ağırlatıcı bir neden olarak düşünülmektedir. Daha açık ifadeyle, ister kamu görevlisi suç işlesin isterse kamu görevlisi suçun mağduru olsun, kamu görevliliği nedeniyle suç daha ağır bir ceza ile cezalandırılacaktır.
Kamu görevlilerinin suç işlemeleri durumunda, haklarında üç ayrı biçimde ceza soruşturması yapılabilir. Bunlar; genel hükümlere göre yapılan ceza soruşturması, 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununa göre yapılan ceza soruşturması, son olarak da 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanuna göre ceza soruşturmasıdır.

Genel Hükümlere Göre Yapılan Ceza Soruşturması
Kamu görevlilerinin, diğer kişiler gibi suç işlemeleri durumunda soruşturma ve yargılama işlemleri adlî yargı organları tarafından yapılır. Bir başka deyişle, kamu görevlilerinin, görevde olmadıkları zamanlarda veya görevleriyle bağlantısız biçimde suç işlemeleri durumlarında, diğer bireylerden herhangi bir farkları yoktur. Bu gibi durumlarda yasa koyucu memurlar için ayrı bir düzenlemeye gitmemiştir.
Eğer memura yapılan suç isnadı 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun ile 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununun kapsamında değilse, memurlar hakkında da öteki kişiler gibi soruşturma ve kovuşturma yapılacaktır.
3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanununa Göre Yapılan Ceza Soruşturması
Kamu görevlilerinin, 3628 sayılı Kanunun 17. maddesinde sayılan suçları işlemeleri durumunda, Cumhuriyet başsavcıları, doğrudan soruşturmaya başlarlar. Her ne kadar nitelik itibariyle anılan maddedeki suçlar da kamu görevlileri açısından görevsel nitelik taşısalar da bu suçların soruşturulmasmda izin sistemi kural olarak benimsenmemiştir. Cumhuriyet başsavcılıkları, soruşturmaya başladıklarını kamu görevlisini atamaya yetkili âmirlere veya kamu görevlisinin mal bildirimi yapacağı merciye bildirirler. Bu Kanuna göre Cumhuriyet başsavcılıklarının doğrudan soruşturma başlatacakları suçlar şunlardır: Bankalar Kanununda yazılı suçlarla, irtikâp, rüşvet, basit ve nitelikli zimmet, görev sırasında veya görevinden dolayı kaçakçılık, resmî ihâle ve alım ve satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarının açıklanması veya açıklanmasına sebebiyet verme suçları veya bu suçlara iştirak etme suçları.
İzin Sistemi: 4483 sayılı Kanun kapsamına giren bir suç işlediği iddia edilen memur veya diğer kamu görevlileri hakkında Cumhuriyet savcısı tarafından soruşturma yapılabilmesi için yetkili îdâri merciden izin alnması gerekir. Buna “izin sistemi” denir.
4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkrnda Kanuna Göre Ceza Soruşturması
4483 sayılı Kanuna göre, memurların ve diğer kamu görevlilerinin görevleri esnasında, görevleri nedeniyle suç işlemeleri durumunda ön inceleme, ceza kovuşturmasına izin vermeye yetkili makam tarafından yapılır. Ceza soruşturması, ceza kovuşturmasının açılması (davanın açılması ve yargılama) ve hüküm aşaması adlî yargı yerlerince yapılır.
Ön İnceleme
Cumhuriyet başsavcıları, memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında, 4483 sayılı Kanun kapsamına giren ve kamu görevlilerinin görevsel suçlarıyla ilgili bir ihbar veya şikâyet aldıkları zaman, delilleri toplayıp ilgili makama göndererek soruşturma izni ister. Diğer makam ve memurlarla kamu görevlileri de bu kanun kapsamına giren bir suç işlendiğini ihbar, şikâyet, bilgi, belge veya bulgulara dayanarak öğrendiklerinde durumu izin vermeye yetkili merciye iletir. Aksi hâlde, Türk Ceza Kanunun 279. maddesinde tanımı yapılan “kamu görevlisinin suçu bildirmeme” suçu işlemiş olur.
Görevle ilgili suç işlendiğini haber alan izin vermeye yetkili mercii kamu görevlisi hakkında bir ön inceleme yapar veya görevlendireceği bir veya birkaç denetim elemanı veya hakkında inceleme yapılanın üstü konumundaki memur veya kamu

görevlilerinden biri veya birkaçı eliyle de yaptırabilir. İnceleme yapacakların, izin vermeye yetkili merciin bulunduğu kamu kurum veya kuruluşunun içerisinden belirlenmesi esastır.
Ön inceleme ile görevlendirilen kişi veya kişiler, bakanlık müfettişleri ile kendilerini görevlendiren merciin bütün yetkilerini haiz olup 4483 sayılı Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununa göre işlem yapabilir. Ön inceleme birden çok kişi tarafından yapılmışsa, farklı görüşler raporda gerekçeleriyle ayrı ayrı belirtilir.
Yetkili makam, bu rapor üzerine son soruşturma izni verilmesine veya verilmemesine gerekçeli olarak karar verir. Yetkili makam, soruşturma izni konusundaki kararını, suçu öğrenmesinden itibaren ön inceleme de dahil olmak üzere 30 gün içinde verir.
Yetkili makam, soruşturma izni verilmesine veya verilmemesine ilişkin kararını, Cumhuriyet başsavcılığına, hakkında inceleme yapılan kamu görevlisine ve varsa şikâyetçiye bildirir.
Ceza soruşturması izni verilmesine ilişkin kararlara karşı hakkında inceleme yapılan kamu görevlisi, soruşturma izni verilmemesine ilişkin kararlara karşı ise Cumhuriyet başsavcılığı veya şikâyetçi itiraz edebilir. İtiraz süresi, yetkili makamın kararının tebliğinden itibaren on gündür.
Soruşturma
Ceza soruşturması izninin itiraz edilmeden veya itirazın reddi sonunda kesinleşmesi ya da kovuşturma izni verilmemesine ilişkin karara karşı yapılan itirazın kabulü üzerine dosya, derhâl yetkili ve görevli Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir. İzin üzerine ilgili Cumhuriyet başsavcılığı, Ceza Muhakemeleri Kanunu ve diğer kanunlardaki yetkilerini kullanmak suretiyle kovuşturmayı yürütür ve sonuçlandırır.
Kovuşturma (Yargılama)
Ceza soruşturması sonunda davaya bakmaya yetkili ve görevli mahkeme, adlî yargı içinde yer alan ve genel hükümlere göre yetkili ve görevli olan ceza mahkemesidir. Ancak Cumhurbaşkanlığı genel sekreteri, Türkiye Büyük Millet Meclisi genel sekreteri, müsteşarlar ve vâliler için yetkili ve görevli mahkeme Yargıtay’ın ilgili ceza dairesi, kaymakamlar için ise il ağır ceza mahkemesidir.
Emeklilik: Belli bir yaşa gelmiş veya belli bir hizmet süresini doldurmuş bulunan kamu görevlisinin, kamu görevlisi statüsünden çıkarılıp emeklilik statüsüne sokulmasıdır.
Memurların görevleri sebebiyle suç işledikleri iddiası durumunda ceza soruşturması süreci nasıl işler?

 

KAYNAK: www.puuny.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder